Görülen yıl kılavuz istemez!
Nedenine gelince; altın belki bir süre daha düşebilir ama mutlaka bu yıl içinde yükselecektir. Bu yükselişin nedeni de, fazla dolarların finans sektörü tarafından piyasaya sürülmesi yerine, FED’de munzam karşılık olarak tutulmasından kaynaklanıyor. Nereye kadar? Derseniz, muhtemelen bu yılın ilk çeyrek sonunda ya da ikinci çeyreği içersinde, piyasaya sürülmesi ve bunun sonucunda ise enflasyon artışı ile faizlerin artışını getirmesi, altının dolar karşısında değerlenmesine neden olacaktır.
Bizde ise tam tersi olacak şüphesiz!
TL’nin dolar karşısında değer kaybetmesi sürecek, en azından artık 2,25 altlarının görülmesi çok ta kolay gözükmüyor ama 2,5 değeri yıl içinde görülme olasılığı çok daha yüksek. Bu nedenle içeride hem dolar hem de altın yükselecek. Yalnız burada TL ile alınan altının değeri, dolarla alınıp, satılan değerden daha yüksek getiri olanağı olduğunu da, belirtmek gerekir. Nedeni ise ABD tam tersi bizde döviz bireysel mevduatlarda artış, devletin döviz borcu az ama özel sektörün tam tersi döviz açığı çok! O halde içerde devamlı bir dolar talebi olacaktı. Bu hem doları hem de değer kaybeden TL karşısında TL olarak altının fiyatını yükseltecektir.
Borsamızda ise 89000 ile 70000 binler arasında gezinmeler olacak. Nedeni ise ABD de ki dolar ve faizler, enflasyon değişkenliği ile en önemli etki dünya petrol fiyatlarında beklenmedik yükselişler olacaktır. Sanmayın ki dünya petrol arzı fazla talebi de çok düştü ya da üretim maliyetleri azaldı ve ya yeni enerji kaynaklarında çok fazla bir üretim oluştu?
Hepsi yanlış saptamalardır. Petrol ABD güdümünde, hem Ukrayna çatışmalarında Rusya ya bir çeşit ekonomik ambargo koymak, diğer yandan ise Libya, Tunus, Mısır, Pakistan, Irak ve sonunda Suriye de İŞID’in yapmış olduğu katliamları maskelemek, aynı zamanda 2008 den bu yana az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ki meydana çıkan, gelişmiş ülkelerin refahına olan tepkileri yok etmek ve tüm emeklerini, kazanımlarını enerjiye aktaran toplumlara bir nefes aldırarak dünya da ki küresel kalkışmaların önüne geçmektir.
Özetlersek bu petrol fiyatlarına fazla güvenip bel bağlamamak gerekir çünkü her han tersyüz olabilir. Biz ise enerji üreten ve fazla veren Norveç den daha çok savurgan enerji harcıyoruz. Özellikle bu ucuz dönemde stoklarımızı arttırmak ve tüm üretimlerimizi petrole yönlendirip olası artışlar için daha az petrol harcayacak ve buradan arttırdığımız dövizleri yatırımlara yönlendirmemiz gerekirken bunu özelliklede bu seçim yılında asla yapamayacağımız aşikardır!
Tıpkı özelleştirmelerde ki kazanımları çarçur ettiğimiz gibi…
2014 de tüm vaktini hukuk mu guguk mu?   Siyasetine indirgeyen sözde istikrarlı siyasi yapı mı bu yıl tüm bu gelecek ekonomi atılımlarını yapacak? Çok zor! TÜSİAD bile bir yılda iki başkan harcadı ama bu dikkatlere hiç gelmedi sadece iki kişilik ve ekonomik değeri olmayan siyasilerin gene yüzeysel siyasi değerdeki eleştirileriyle geçiştirildi! Oysa iş çevrelerinde yer yerinden oynaması gerekmez miydi? Onlarda yarını değil günü kurtarma peşindeler. O halde böyle bir sanayiyi barındıran ülkenin geleceği olabilir mi?
Gelelim bizim MB’nın faiz indirimine. Tüm bu açıklamalara dayanarak, bir faiz indirimi asla olamaz, zaten mevcut faizler özelliklede stopaj da çıktıktan sonra, sıfır hatta negatif getiride. O halde kim parasını uzun vadede mevduata yatırabilir ki? Sadece mecbur kalanlar ve kısa süre nakit tutanlar çok kısa süreli faizlerde ya da gecelik repo da paralarını tutuyorlar!
Devlet kağıtları, Bono ve tahviller de ise geçen yıl yüksek faizden on ve üstü, vade sonuna kadar paralarını tutacaklar ama yeni borçlanmalara ne kadar talep gelir ve faizi ne olur düşünmek gerekir!
Dolar, altın ancak neyle alıyorsanız onla satmak kaydı ile eğer oynaklıklarda, gerekli yeteneğiniz ve ekran başında kalabiliyorsanız ve de stres kaç sayınız yüksekse, borsa ama bu arada, mutlaka emlak sektörü takip edilmeli ve olası eldeki stokları düşürmek adına büyük düşüşlerde de ihtiyaç kaydıyla alımlar yapılabilinir. Özel sektör ve banka kağıtları daha cazip faiz getirmesine karşın seçimlerin yaklaşması ve döviz borçları da dikkate alınmalıdır. Bankaların reklamları çok iyi izlenmelidir. Sizden neyi talep ediyorlarsa? Talep edilenle mutlaka başka ucuz ve getiri beklenen bir alıma yöneliyorlar demektir!  Siz neden aynısını yapmayasınız?
Tabiri caizse bu yıl ekonomik açıdan güldün komşuna geldi başına yılı olabilir.
Hangi komÅŸu derseniz?
Yunanistan neden olmasın?
Fazla kötümser olmayalım ama sözde açılımın, bu yıl siyasete yansımasının etkileri, ekonomiyi ne yapar? İş de o da ayrı ve derinlemesine tartışılacak çok önemli bir konu!