Türk dünyasının gelmiş geçmiş en önemli düşünürlerinden, hoşgörünün, saf inancın temsilcisi Mevlâna, 741. ölüm yıldönümünde İstanbul’da yapılacak törenlerle anılacak. Fakat ne yazık ki, arınmayı anlatan bir değer, siyasi malzemeye kurban ediliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere, din üzerinden siyaset yapmaya çalışan tüm tayfa, o gün gidip inanmadıkları, inansalar da uygulamadıkları değerleri anlatacaklar. Olay o kadar reklam haline getirildi ki, Beyaz TV’de Ertem Şener, spor programında bile bunu iktidara iltifat etme aracı olarak kullandı.
Türkiye’de en büyük sorun ne derseniz, ne ekonomi ne politika derim. Hızla aşındırılan ve ucuzlaştırılan değerlerimizdir en sıkıntıdaki listesinin başında gelen. O zaman o gün gidip, orada boy göstereceklere, Mevlâna’nın sözleriyle birkaç gerçeği hatırlatalım.
“Dünyanın en güç işi, bir şeyin nasıl yapılacağını bilirken, başka birinin nasıl yapamadığına ses çıkarmadan seyretmektir.” Yolsuzluk iddialarından yönetilemeyen ülkeye kadar her şeye ama ihale, ama kömür uğruna göz yumanlar buna ne diyecek?
“Ya kırdığın kalbi Allah seviyorsa? Bilemezsin. Bilseydin, ödün kopardı, dokunmazdın.” Topladığı kalabalığa, Berkin Elvan’ın annesini yuhalatan Cumhurbaşkanı buna ne diyecek? Bitti mi? Hayır…
Mevlâna yine diyor ki; “İstiyorsan Hakk’a varmayı, meslek edin gönül almayı. Bırak saraylarda mermer olmayı, toprak ol bağrında güller yetişsin.” Gelir dağılımında dünyanın ikinci kötü ülkesini yönetenler, fakir fukaranın cebine el uzatan, aynı zamanda sürekli hakaret edenler, ağaç kesilerek yapılan, her şeyiyle israf kokan o sarayı nasıl açıklayacak?
“İnsanı ateş değil, kendi gafleti yakar. Herkeste kusur görür; kendisine kör bakar. Neye nasıl bakarsan, o da sana öyle bakar.” Bu ülkenin tüm değerlerine hakaret eden, yaptıkları yanlışı kabul ederken bile özür dilemeyen, 12 sene sonra insanlara zulmedip ‘safmışız’ diyen AKP tayfası bu hususta ne diyecek?
“Sütten çıkınca bütün kaşıklar aktır. Önemli olan içinden çıktığın sütü ak bırakmaktır.” Yolsuzluk iddialarını kapatan, her olayda sütten çıkan ak kaşık olduğunu söyleyen zihniyet bu soruyu kendisine soracak mı?
“Öğüt verecek insana değil, örnek olacak insana ihtiyaç var. Fetva veren çok olur ama, takva ile yaşayan az bulunur.” Eğitimden haksız zenginleşmeye, kul hakkı yemekten insan kalbi kırmaya kadar her yanlışı yapan, ama fetva vermekten de geri kalmayan bu iktidar ve yandaşları buna nasıl yorum getirecek?
Şimdi gidin ve cumartesi günü şovunuzu yapın. Ama herkes bilecek ki, işin sadece reklamıyla ilgilisiniz. Sadece konuşanlar değil, kula kulak etmeyi kabul eden, kazanç uğruna her şeyi mubah gören dinleyenler de…
Ama bu millet sabırlıdır. Varsın ekonomik olarak, siyaseten, hukuk anlamında, şahsiyet davasında böbürlensin birileri; kibirlensin… Mevlâna ona da yanıt veriyor: “Sanmasınlar yıkıldık. Sanmasınlar çöktük. Bir başka bahar için, sadece yaprak döktük.”