Bugün olağanüstü toplanacak olan Para Kurulu’nda öncelikle faiz koridorunun daraltılmasına yönelik karar alınabilir.
Aralık 2009’da ‘Finansal Krizler ve Türkiye’ adlı bir kitabım yayımlandı (Doğan Kitap). Kitabın dördüncü bölümü küresel kriz üzerine. Başlığı şöyle: ‘Küresel kriz: 2007–(?)’. Aralık 2009’da henüz kriz bitmediği ve ne zaman biteceği de belli olmadığı için bitiş tarihi yerine soru işareti var başlıkta. Nisan 2011’de kitabın üçüncü baskısı çıktı. Bu baskıya yeni bir bölüm eklememe ve diğer bölümleri gözden geçirmeme karşın dördüncü bölümün başlığını değiştirmedim. Küresel krizin bitiş tarihine ilişkin soru işaretini korudum.
Kitabın üçüncü baskısını nisan ayı yerine şimdi hazırlıyor olsaydım soru işaretini yine korurdum. ABD’den ve Avrupa Birliği’nden kaynaklanan önemli belirsizlikler var zira. Bu belirsizlikler müthiş dalgalanmalar gösteriyorlar. Bir bakıyorsunuz belirsizlikler had safhaya çıkıyor ve küresel risk algılaması bozulma eğilimi gösteriyor. Sonra birtakım kararlar alınıyor bu ülkelerde ve belirsizlik azalıyor.
Avrupa’da sorun sürüyor
Avrupa Birliği’nin birkaç gün önce Yunanistan’a ilişkin aldığı karar neden sonra Avrupalı liderlerin dişe dokunur bir şeyler yapmaya karar verdikleri algılamasını doğurmuştu. Avrupa’da biriken devasa riskler açısından umut verici bir gelişmeydi bu. Herkes böyle düşünmüyordu elbette ama bu doğrultuda düşünenler de az değildi. Ben de aynı kanıdaydım ve son yazılarımda bunu da belirtmiştim. Keza ABD’de Cumhuriyetçiler’le Demokratlar arasındaki ‘kavganın’ eninde sonunda bitip 2 Ağustos’tan önce ABD’deki borçlanma sınırının yukarıya çekileceği düşünülüyordu; öyle de oldu.
Dikkat ederseniz bu son iki karar sorunları ortadan kaldırmıyor. Sadece ‘anın’ belirsizliklerini azaltıyor, ‘yarınki’ belirsizlikleri ise pek etkilemiyor. Avrupa’nın çevre ülkelerine ilişkin temel sorunlar sürüyor. Üstelik İtalya’ya ilişkin kuşkular son haftalarda arttı. ABD’nin daha fazla borçlanmasına izin veren bir yasayı nihayet çıkarabilmesi de bütçesi zaten oldukça yüksek düzeyde açık veren ve kamu borcu küresel kriz sırasında hızla yükselen bir ekonomi açısından açık ki kalıcı bir çözüm değil. Gerçi çıkan yasada bütçe açığını azaltıcı hükümler var, zaten temel tartışma da bu açığın azaltılış biçimine yönelikti. Ama bütçede yapılacak düzeltme gerçekleşse bile vurguladığım ‘gariplik’ değişmiyor. Kaldı ki ABD ekonomisinde yavaşlama sinyalleri peşi sıra gelmeye başladı.
Risk algılaması arttı
Birkaç gündür küresel risk algılamasının arttığına ilişkin belirtiler ortaya çıktı. Eşit miktarda euro ve dolardan oluşan döviz sepetinin lira karşısındaki değeri yükselmeye başladı. Bu ortam açık ki Türkiye’yi etkiliyor. Hatırlarsanız, Merkez Bankası (MB) Başkanı, geçen hafta enflasyon raporunun tanıtım toplantısında bir konuşma yaptı. Konuşmanın metni MB’nin internet sayfasında var. On ikinci sayfanın sonundan başlayarak bir sonraki sayfaya sarkan iki cümle şöyle:
“Bazı Avrupa ülkelerindeki kamu borcu sorununa ve küresel büyümeye ilişkin endişelerin risk iştahını olumsuz etkilemeye devam etmesi halinde faiz koridorunu kademeli olarak daraltabileceğimizi daha önce belirtmiştik. Ayrıca, gelişmiş ülke ekonomilerindeki sorunların daha da derinleşmesi ve yurtiçi iktisadi faaliyetin durgunluk sürecine girmesi halinde ise bütün politika araçlarımızı genişletici yönde kullanmamızın gerekebileceğini vurgulamak istiyorum.”
MB Para Politikası Kurulu bugün ‘ara toplantı’ yapıyor. Siz bunu olağanüstü toplantı diye de okuyabilirsiniz. Başkan, konuşmasında kurdaki son artışlar çerçevesinde artık liranın değerli olmadığını belirtti. Bu vurgulama, kurdaki son artış eğilimi ve yaptığım alıntı, toplantıda öncelikle faiz koridorunun daraltılacağına ilişkin bir karar alınacağını gösteriyor. MB’nin borç alma faizini belirgin biçimde yukarıya çekmesi beklenir. Koridorun üst sınırına ilişkin bir değerlendirme ayrı bir yazı konusu olabilir; kredi arzındaki hızlı artışı frenleme amacı analizi biraz karıştırıyor (belirsizlik yaratacak manevra alanına gereksinim duyabilir MB). Bunlar yapılırken politika faizi küçük bir oranda düşürülebilir mi? Alıntıdaki ikinci cümle çerçevesinde, böyle bir karar için yurtiçi iktisadi faaliyetin durgunluk sürecine girmesi gerekiyor ki böyle bir durum yok.