Türkiye Bülent Ersoy tadında, abartılı şaşkınlık nidaları atarak gelişmeleri izliyor. Oysa durum tam da Hıncal Uluç tadında ‘yani’ demeye müsait. İnsanlar sokakta, gazeteciler köşelerinde ya da programlarında, medyacılar da yorumlarında ‘neden böyle oldu’ demenin uğraşısındalar.
Türkiye dış politika alanında, dünya genelinde itibarını sıfırladı. Herkes sırtımızı pışpışlayıp, ardımızdan dalga geçiyor. Ülkenin bir bölümü hayretler içinde, dostların (!) ihanetinden söz ediyor.
Bölgemizde terör örgütleri yuvalanmış, biz dahil ülkelerin üniter yapılarını tehdit ederek, artık kendi içlerinde savaşmaya, insanlık dışı görüntülere imza atmaya başlıyor. Ülkenin bir bölümü hayretler içinde, bunun nasıl olabileceğini konuşuyor.
Terör örgütü, Türkiye Cumhuriyeti’ne posta koyuyor. Ortalık yangın yerine dönüyor; bebek katili hapishaneden tehditler savuruyor. Ülkenin bir bölümü hayretler içinde, tam da açılım ve barış (!) sürecinde bunun nereden çıktığını tartışıyor.
Ekonomi kurmayları çıkıyor. Yıllardır palavra olduğunu söylediğimiz başarılı (!) ekonomi siyasetinin şaşmış hedeflerinden bahsediyor. Ekonominin üretmeden, kumar ekonomisinin hakimiyetinde, sıkıntıda olduğunu söylüyor. Kibarca politikaların iflasını açıklıyor. Ülkenin bir bölümü hayretler içinde, nerede hata yapıldığını masaya yatırıyor.
Döviz fırlıyor; şaşkınlık… Enflasyon, işsizlik, aklınıza ne gelirse kontrolden çıkıyor; şaşkınlık… İnşaat sektörü krize girdi girecek, stoklar şişmiş; şaşkınlık. Yerli ve yabancı firmalar ülkeden çekiliyor; ithalata kurban edilen gıdada fiyatlar füze misali çıkıyor; şaşkınlık…
12 sene ortaklaşa ülkede hukuk, adalet, doğru rekabet, liyakat, sınav güvenliği ve aklınıza gelebilecek her konuda tüm değerler alt üst ediliyor; sistemin dibine dinamit konuluyor; şaşkınlık… Hatta utanmadan saflıktan söz ediliyor.
Ülkenin bir bölümü hayretler içinde sürekli şaşkınlık yaşıyor. Oysa bilmiyorlar ki şaşırdıkları tablo, şaşıracaklarının yanında sadece tanıtım… Peki niye?
Domates ektiğin tarladan patates çıkar mı? Domatesi eline aldığında neden şaşırıyorsun? Bugün yaşadıklarımızın tek bir özeti var; onu da atalarımız söylemiş: Ne ekersen, onu biçersin.