Akdeniz’e gemilerini yerleştirip, üzerine Süveyş Kanalı’nı ele geçiren ve ardından da Cebelitarık için Fas operasyonu düzenleyen ABD, adım adım hedefine ilerliyor. Bu bölgedeki en stratejik noktaya da çıkarmasını yaptı.
Akdeniz’deki doğalgaz ve petrol havzalarında yaşanan savaşta her türlü yöntemi deneyen şirket Amerika, en baştan bu yana çantada keklik olarak gördüğü Kıbrıs’a, Kıbrıs Rum Kesimi’nin içine düştüğü darboğazı kullanarak çıkarma yaptı.
Kıbrıs Rum Kesimi yönetimi bölgede petrol ve doğalgaz arama ile ilgili sondaj çalışmasını başlatma kararı aldı. 1 Ekim’de başlayacak sondaj çalışmalarını Amerikan Noble Energy şirketiyle beraber gerçekleştirecek.
Noble Homer ismi verilecek platform ise Exxon Mobil şirketine ait. Peki Exxon Mobil kimdir? Dünya petrol fiyatlarında önemli kârlılık sağlayan, hatta 2007 senesinde varil fiyatı 100 dolara çıkınca ABD’nin en kârlı şirketi olarak medyaya düşen tam bir Amerikan Şirketi…
Tarihçesi ile ilgili verilen bilgilerde, Exxon Mobil’e atıfta bulunularak şu ifade ortaya konuluyor: “ExxonMobil’in Araştırma Şirketi, yüksek kalitede petrol ve gaz kaynaklarını belirler, değerlendirir, takip eder ve ele geçirir.” (Kaynak:http://www.yasarpetrol.com/exxonmobil.asp)
Şimdi Kıbrıs meselesinin neden bu denli öne çıkarıldığı ve sorunun bir an önce çözümlenmesi için apar topar hareketlere girildiğini daha iyi anlıyoruz. Kıbrıs Rum Kesimi yönetiminin ekonomik yapısı nedeniyle bu gelirlerin kendisine kalmayacağı, belki de kredi karşılığında ipotek edileceği çok büyük bir olasılık.
Peki Kıbrıs’ın tek sahibi Rum Kesimi olmadığına göre, adanın diğer tarafındaki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ne yapacak? Anlaşılan o ki, Türkiye’nin de Annan Planı’nda olduğu gibi yanlış tutumu sürdürmesi sonucu kurban edilecek.
Dikkat çekici nokta uluslararası arenada KKTC’nin tanınmıyor olması. Kıbrıs Rum Kesimi yönetiminin adanın genelini temsil ettiği kabul ediliyor ve AB kaynakları da buna göre veriliyordu.
Şimdi KKTC’nin her zamankinden daha dik durması gereken bir dönemdeyiz. Türkiye’deki yönetim baskı yapabilir. KKTC Halkı’na cazip gelecek şartlar sunulabilir, açık ya da gizli tehdit edebilir. AB üyeliği gibi borca ortak olmaktan başka bir sonuç vermeyecek düzeyde hedef saptırmaları ortaya çıkabilir. Uluslararası bir takım sahte sözler verilebilir. Ama hepsi boş…
Kıbrıs Rum Kesimi ekonomik olarak diz çökertildi. Artık o santral nasıl patladı, ayrı bir muamma… Şimdi doğalgaz bulup, elektrik üretecekleri hayaliyle Amerikan şirketiyle aynı potaya sokuldular.
KKTC’de tarım kredileri karşılığı verilen ipoteklerden açmazda. Çünkü bu ipotekli krediyi veren kooperatif Ziraat Bankası ile birleştirildi ya da birleştirilmek üzere… Ne gariptir ki Ziraat Bankası da özelleştirme listesinde. Kısaca Ziraat’i alana KKTC bonus… Ülkeyi yönetenlerin artık başkalarının gemisinden inip, bunlara kulak vermesinin zamanı geldi.
ABD Kıbrıs’a çıkarma yapıyor. Anlaşılan o ki KKTC’nin de arkasından dolanıyor. Dışişleri! Uyuyor musun? Yoksa görüp de mi susuyorsun?