Bazen öyle sözler dökülüyor ki ortaya, ‘beyler devlet yönetiyor’ diye sitem edesi geliyor insanın. Fakat bu sefer durum farklı… Çünkü yönetenin kadın versiyonu ile başımız belaya girdi.
Fatih ve Eyüp belediyelerinin aile ve evlilik danışmanlığını yapan Sibel Üresin öyle sözler sarf etti ki, yenilir yutulur cinsten değil. Erkeklerin yüzde 85’i eşlerini aldatıyormuş, muhafazakâr kesimde buna imam nikahı, diğer kesimde metres adı veriliyormuş.
Madem durum böyle imiş, o zaman çok eşliliğin önü açılmalı, bu konuda yasal düzenleme yaparak kadının ortada kalması önlenmeli imiş. Vay, vay, vay… Öncelikle böylesi bir yaklaşımla hangi danışmanlığı yapıyor merak ediyorum.
Erkekler eşlerini aldatır mı? Aslında konu bu da değil. Doğru yanlış tartışmasına girmeyeceğim. Ben çözüm noktasına takılmış durumdayım.  Sibel Üresin’e göre çok eşliliğin önünü açarsak, bütün problemler ortadan kalkacak.
Türkiye nüfusunun yarısını oluşturan bir kesimi, diğer yarısına bağımlı hale getirmemizle sorun da bitecek. Eğer AKP’nin tüm sorunları halletme şekli bu ise, yazık ülkemin haline… Kadını erkeğe bağımlı kılmak yerine, toplumda meslek sahibi yapmak, eğitim görmesini sağlamak, birey olarak haklarını taşır pozisyona getirmek neden kimsenin aklına gelmiyor.
Çocuk yaşında başlık parası karşılığı evlendirmek, tarlada işçi yapmak, beğendiğin kadını dörde çıkarmak bu zihniyetin çözümü oluyor da, güzlü kadın, öne çıkan kadın niye çözüm olmuyor? Kadını asalak haline getirecek ve bu nedenle de sesi hiçbir konuda çıkmayacak bireyler olarak kabul etmenin neresi doğru olabilir?
Tek sorun kadının aldatılması değil. Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir araştırmaya göre, dünyadaki işlerin yüzde 66’sı kadınlar tarafından yapılıyor. Peki karşılığı ne? Gelirin sadece yüzde 10’una, dünyadaki mal varlığının da yüzde 1’ine sahipler.
Gelelim Türkiye’ye…’Şehirlerdeki evli kadınların yüzde 18’i, köylerde de yüzde 76’sı dayak yiyor. Aile içi suçların yüzde 90’ı kadına karşı şiddetten oluşuyor.’ Peki bu zihni sinir yaklaşımla tablonun tersine döneceğini mi sanıyorsunuz? Aksine çoğalarak artacak…
Bu yalanlara inanmayın. Bu zihniyete prim vermeyin. Kadınlara karşı işlenen suçları ya da aldatmaları önlemenin yolu iyi bir eğitim, bir meslek sahibi olma ve ekonomik özgürlükten geçmektedir.
Madem Üresin’e göre kadınların yüzde 85’i aldatılıyor, neden şu sorunun yanıtını vermiyor? Aldatılan kadın neden boşanamıyor? Sakın bana çocuk demeyin. Çünkü gerçek sebep bu değil. Kadının ekonomik ve bireysel haklar bakımından bağımsızlığı yok.
Kadınlar bu yalanlara inanmamalı… Sorun varsa, çözümü Üresin’in dediklerinin yakınından bile geçmiyor. Bu ülkenin daha eğitimli, daha çağdaş, daha birey olma özelliklerine sahip, daha fikir sahibi kadınlara ihtiyacı var. Köleliği legalleştirmeye değil.