Türkiye’de piyasa ekonomisi ciddi bir tehdit ile karşı karşıya… Birilerinin kumar ekonomisi üzerinden vurgun yapmasından bahsetmiyorum. Onlar zaten siper almış, pozisyon kolluyorlar. Ben devlet eliyle pimi çekilmiş el bombasının reel piyasalara ve mükelleflerin ödemeler dengesine etkisinden söz ediyorum.
Vergi oranlarında ‘ödenebilir olma’ ilkesini hesaba katmayan, bu amaçla yeni bir vergi sistemi oluşturmayan ama dolaylı yoldan dünyanın en ahlâksız vergisini tahsil etmeyi amaçlayan Maliye, kaş yapayım derken göz çıkarmaya hazırlanıyor.
Elbette herkes kazancının vergisini vermeli. Bunun tersini savunacak kişinin aklından şüphe duyarım. Fakat ‘kazancın’ vergisi olmalı. Bu ilkeye bakmaksızın salma vergilerle insanların üzerine gidip, sonra da ekonomiyi yönettiğini iddia edenler, yeni bir aymazlığa daha imza atmaya hazırlanıyorlar.
Gelir İdaresi’nin ‘2011 Yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu’ ortaya koyuyor ki, artık banka hesaplarınız güvende değil. Mükellefin faizini ödeyerek borcunu öteleyebilme hakkını gasp edecek bir uygulama başlatılacak.
Uygulamanın test sonuçları tamamlandı ve genel uygulama haline getirilmeye hazırlanılıyor. Bundan sonra Maliye ister trafik cezanız, isterseniz vergi borcunuz olsun E-Haciz yöntemiyle bankadaki hesabınızdan tahsilât yapabilecek.
Bitti mi? Hayır… Gayrimenkul ve taşıtlarınıza da haciz uygulaması gerçekleştirilebilecek. Şimdi bir konuyu karıştırmayalım. Elbette kimse vergisini ödememe eğilimine girmesin. Fakat bahsi geçen kişiler mükellef. Yani bir şekilde gelirini beyan etmiş ve az ya da çok dürüstçe ödeyeceğini bildiren vatandaşlar.
Siz daha ödenebilir oranlarda bir vergi sistemi yaratmadan, yüzdelerle insanları kandırıp, muafiyetleri konuşmadan bu uygulamaya geçerseniz, piyasayı felç edersiniz. Bu işler önce yasa hazırlanır, adil bir vergi sistemi oluşturulur, herkes sisteme dahil edilir, ardından af çıkarılır ve denir ki ‘Bundan sonra kaçıranın canına okurum.’ Bunların hiçbirini yapmadan böyle bir uygulamaya girerseniz, yine vatandaşı mağdur edersiniz.
Ne bir çek ödenebilir, ne de otomatik hesaba bağlanmış faturalar… Çünkü hesabında para olduğuna güvenen kişiyi de, ödeme bekleyeni de aynı anda mağdur edeceğiniz bir sistem yaratırsınız.
Diyelim ki bu faktörü göz ardı edip, uygulamaya geçtiniz? Peki aynı uygulama gırtlağına kadar borca batmış ve yüzsüzler listesinde ilk sıraları alan belediye gibi kamu kurumlarına da uygulanacak mı? Bir tarafta az ya da çok vergisini veren mükellefi boğarken, diğer tarafta kayıt dışı çalışanları daha da avantajlı duruma getirmiş olmayacak mısınız? Bu unsur kayıt dışı faaliyeti daha çok körüklemeyecek mi?
‘Kümesteki kaz’ gördüklerinize bunu reva görüyorsunuz. Peki İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın ‘Suç Ekonomisinin Türkiye Bilançosu Raporu’nda dile getirilen mecra ne olacak?
Rapora göre 2010 yılında ciro bazında 8 milyar TL, 27 kalemde yasa dışı yolla elde edildi. Bunun gelire oranı ise 3 milyar 250 milyon TL. İşin illegalitesi bir kenara bu gelirin peşine düşebilecek misiniz?
Hiç sanmıyorum… Çünkü bu zihniyet daha kayıt dışı olanın bile peşine düşmekte başarı değil. Vergi denetimi ‘bizden ya da değil’ kriterine göre gerçekleştirenler şimdi bu uygulamasıyla hem piyasayı alt üst edip, kırıntı bazında kalan dengeyi de bozacaklar, hem de yine faturayı dürüstçe ‘buradayım’ diyene kesecekler.
Velhasıl kelam, bu uygulama öncesinde Maliye tekrar düşünmelidir. Sağlıklı bir vergi sistemi oluşturmadan, kayıt dışını minimize etmeden yaratılacak bir Maliye terörünün sonuçları zannedildiğinden çok daha ağır olabilir. Peki bunlar neden oluyor? Siz Maliye’yi fon yönetmekten başka bir bilgisi olmayan Şimşek’e emanet ederseniz, o da işin artı ve eksilerini düşünmeden her olaya rakam bazında yaklaşır. Biraz ehliyet ve liyakat lütfen…