Avrupa Merkez Bankası’nın faizde indirime gitmesi ve parasal genişleme sinyali Türkiye’de finans çevrelerini sevince boğdu. En son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim ki, beklenti yönetiyorlar.
Draghi’nin açıklamalarına baktığınızda aslında satın alınmayan beklentinin sadece parasal genişleme olduğunu gözüküyor. Onun da vadesi belli olmadığı için, net bir yansımasının olması mümkün değil. Ama beklenti yönetmek için yeterli…
Avrupa Merkez Bankası’nın aldığı kararı üç boyutta değerlendirmek gerekiyor. Bunlardan birincisi mevduata verilen negatif faiz. Bu Avrupa pazarının ne büyük bir daralma içinde olduğunun net göstergesi. Çünkü bununla verilen mesaj,’ para biriktirmeyin, harcayın’dır.
Avrupalı gibi özkoruma duygusu gelişmiş bir coğrafyada bunun yansıması olur mu, hep birlikte göreceğiz. Ama bana kalırsa, Avrupalı yine de defansif davranacak, acil olmayan ihtiyaçlardan imtina edecektir.
Meselenin ikinci boyutu ise parasal genişleme başlığı… Burada ‘nın bu işe ‘olur’ vermeden, bir gelişme olmasını kimse beklemesin. Çünkü Avrupa Merkez Bankası’nın kararlarını FED gibi okumak hata olur.
Zaten krizin en başından beri çok başlılığın ve farklı problemlerle karşı karşıya kalan ülkelerin, değişik beklentilerinin karşılanmaması nedeniyle ağır hareket ediyor. Böylesi bir genişlemenin, Almanya lehine siyasi sonuçlar doğurmadan sonuçlanması mümkün değil. Bu da zor bir karar…
Üçüncü konu ise bizimle ilgili… Avrupa’nın parasal genişlemeye gitme ihtimali, Türkiye’ye para akışını sağlar mı? Diyelim ki, bu gerçekleşti? Yine de böylesi bir dönemde para en son, en kırılgana gidecektir; bu bir.
Ama beklentisi çok iş yapar. Finans çevreleri beklenti yönetmeye ve sevinç çığlıkları atmaya başladı bile… Bu sayede borsayı 80 bin sınıra dayayıp, yükseleceği imajını verip, yeni kurbanlar yaratmak mümkün olabilir.
Elbette borsa yükselirken, doların da 2,05 seviyesini zorlaması olasıdır. Böylesi bir ortamda da yüksek değerden borsadan çıkıp, bekledikleri 2,05’ten dolar alıp, ‘görüşürüz’ deyip el sallamaları kolay olur.
Yine diyelim ki parasal genişlemeden Türkiye payını aldı. Finansçıların o kadar gözü dönmüş ki, ‘dolar yağacak’ diye başlık bile atanlar oldu. Oysa Avrupa Merkez Bankası’nın parasal genişlemesinde dolar değil avro gelir.
Bu da gideri dolar, geliri avro olan üreticinin ve ihracatçının kemiklerini kırar, iflasları tetikler, borç ödemelerini problemli hale getirir ve işsizlik tavan yapar. Ama inanın bana hiçbiri umurlarında değil.
Bir fırsat buldular; gerçekleşmese bile beklentisiyle Türkiye’den çıkış için bunu fırsata çevirmeye çalışıyorlar. Sayıları 10 bini geçmeyen finansçılar, müşterileri ve elde edecekleri primler nedeniyle çok mutlu. Biz kendi derdimize yanalım… Çünkü her şartta faturayı ödeyecek olan biziz.