Aslında herkes durumun batık olduğunun farkında da, ya itiraf edemiyor ya da elinden bir şey gelmiyor. Bilhassa kredi kartları söz konusu olduğunda hamaseti eline alan birileri, ‘harcamasaydı’ cinsinden nutuk atmaya başlıyorlar.
Esasen prensipte dedikleri doğru, ama eksik. Vatandaş ‘harcadı mı, harcamak zorunda mı kaldı’yanıtını doğru vermeden, söylenecek her söz boştur. Bir ekonomi modelini ve büyümeyi salt tüketim üzerine kurarsanız, bunu beslemeniz için insanları borçlandırmaktan başka sonuç alamazsınız.
Oysa temel prensip, üreten, kazanan, ortaya çıkan refahtan pay alan ve bunu harcayan insanlardan oluşan bir toplum yaratmaktır. Bakın her ay olduğu gibi enflasyon rakamları açıklandı.
Bunları bir grafik oluşturabilmek adına yapıyorsanız, itirazım yok. Lakin iş burada bitmiyor. Yıllardır bu ülkede açıklanan enflasyon ile halkın enflasyonu tutmadı. Peki bunun borçlanmayla ne ilgisi var?
Bu ülkede zam alabilenin kriteri ne? Çıkan enflasyon verisi… Eğer siz yıllarca enflasyonu düşük göstermek adına verilerle oynarsanız, sadece kendinizi değil, halkı da kandırmış ve kurban etmiş olursunuz.
Eğer bir ülkede enflasyon üzerinden maaş zammı yapılıyorsa, ama bu gerçek maliyeti yansıtmıyorsa erime başlar. Nitekim olan da budur. Her sene enflasyon oranında zam alan, ama yaşam maliyetleri lükse kaçmadan aynı kalabilen insan gizli iflasa sürüklenir.
Ardından o farkı, önce kredi kartıyla kapatmaya kalkar. Kredi kartı harcamalarına baktığınızda giyim ve gıdanın ağırlığı oluşturması, temel ihtiyaçların bu noktadan yapıldığının kanıtı.
Sürekli eriyen ve içeri giren, geliri düşen, gideri artan vatandaş kredi kartlarında batağa süreklenince, bu sefer kurtarıcı bireysel ihtiyaç kredileri oldu. Vatandaş için de, esnaf için de kaçınılmaz son burada başladı.
Kart borçlarının kapatılması için tetiklenen ihtiyaç kredileri işi içinden çıkılmaz bir noktaya sürükledi. Ardından kamuya ait olan borç ödemelerinin de kredi kartıyla yapılabilmesi olanağı, giderlerini karşılayamayan vatandaşı bir diğer borç batağına soktu.
Bugün kredi kartlarında batak noktasına gelen borçlular var. Ama asıl önemlisi asgari tutar ödeyerek batmaya devam edenler. Çünkü ödenen her asgari tutar, esasen faizi üstlenerek kullanılan yeni kredidir.
‘Harcamasaydı’ diye ortaya çıkanlara duyurulur. Vatandaştan önce, maaş artış birimini etkileyen enflasyonla oynayan ve memura, işçiye az zam vermek için rakamları bozan iktidarı sorgulayın. Çünkü yıllar içindeki erimenin ve borçlanma ihtiyacının artmasının nedeni, rakamlar üzerinden söylenen yalandır.
Ve bugün vatandaş, esnaf, üretici batma noktasındadır. Son soru şu: Hepsi batarsa, bankalar kimden tahsilat yapacak? İşte size bir yalan rüzgârının, batan yurttaşı yaratma hikâyesi…
Ama siz istiyorsanız yine söylenin kendi kendinize: Harcamasaydı. Sonuç sadece hamasettir. Ne yanlışlar ortaya konulur ne de çözümler…