Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşunun 52. yıldönümünde Başkan Haşim Kılıç’ın konuşmaları büyük tartışma yarattı. Aslında bazıları cevap, bazıları uyarı, bazıları da ‘sınırını aşıyorsun’ cinsinden bir metindi.
Elbette hemen ardından da tepkiler gecikmedi… Sokak ortasında fikrini söyleyenleri dövenler, kendileri gibi düşünmeyen herkesi dışlayanlar, hukuku kendileri lehlerine karar verince benimseyenler ayaklandı.
Fakat dikkatinizi çekerim iktidar kanadından içerikle ilgili hiçbir tepki gelmedi. Üslup açısından sıkıntılı bulundu. ‘Dayak yemeye gelmedik’ cinsinden açıklamalar yapıldı. Ama hiçbir iktidar yetkilisi çıkıp, Başbakan ve nezdinde yürütmenin yargıyı baskı altına almadığından söz etmedi. Hukuku istediği gibi yönetmeye kalkmasından doğan eleştirilere ‘yok böyle bir şey’ diyemedi.
Aslında bu konuşmanın çok da dikkat çekmeyen önemli bir özelliği vardı. Uzun zaman sonra ilk kez, yaptıkları, hataları ve aşılan sınırları Başbakan’ın bizzat yüzüne söylenmişti. Herkes Haşim Kılıç’tan bahsediyor ama unutulmasın ki bu Anayasa Mahkemesi’nin tüm üyelerinin ortak açıklamasıdır.
Şöyle bir düşünün… Bin tane polis eşlik etmeden esnaf ziyareti yapamayan, basın toplantılarında aykırı sormayacak isimlerden gruplar kuran, televizyon programlarında fikrine itiraz edemeyeceklerin karşısına çıkan Başbakan’ın en son bunlar ne zaman yüzüne söylenebildi?
Liderlerle beraber televizyon programına çıkmıyor. Kendisi gibi düşünmeyen bir gazetecinin karşısına oturmuyor. Yanlışlıkla basın toplantılarında biri, normal bir soru sorsa tersliyor, azarlıyor.
Bakanlar ağzını açamıyor; milletvekilleri zaten yok hükmünde… Bürokrasi kelle koltukta iş yapmanın duygusu içinde ‘bu yanlış’ diyemiyor. Eskiden partinin içinde aklı selim diyebileceğimiz kişiler vardı. Onlar da her seçim biraz daha tırpanlandı.
Şu an Başbakan’ın çevresinden ortak bir ses çıkıyor: “Haklısınız.” Bakanlar ve AKP kurmayları Haşim Kılıç’ın konuşmasına tepki gösterdi ama içlerinden de korktular. Çünkü bunların hepsini kendilerinin söylemesi gerekiyordu. Şimdi de tepki göstermeyenin önümüzdeki dönemde üstü çizilecek diye herkes çıkışıyor.
Ya gerçekten kendi foyaları ortaya çıkacak diye sinirleniyorlar ya da için için güldükleri belli olmasın diye sinirlenmiş gibi yapıyorlar. Ama bir gerçek var ki Başbakan uzun zamandır iş dünyasından hukukçulara, siyasetçilerden gazetecilere kadar ilk kez böyle bir olayla karşı karşıya kaldı.
Eleştirilerin hepsi arkadan yapılıyor; düşünüyor ve ona göre cevap veriyordu. Haşim Kılıç’ın konuşması sırasında yüzündeki şokun da tercümesi bu. Uzun zamandır ilk kez birisi bire bir yüzüne gerçekleri vuruyordu. O nedenle kimyası bozuldu. Yoksa aynı fikirde olmadığının zaten görüşüne değer vermiyor. Yani şok içerikte değil, fiildeydi.