Ecele faydası olmayan duygu, kaybetme korkusu…
”Yanımdaki herhangi bir trader’dan daha iyi değilim, sadece hatalarımı kabul etmekte ve bir sonraki fırsata yönelmekte daha hızlıyım.”
George Soros
Favori hissem şu şirketin hisseleridir diyen yatırımcıları duymuşsunuzdur. Nedenini sorduğunuzda her alışında kazandığını ifade etmekten öteye mantıklı bir açıklaması yoktur. Bazı yatırımcılar almış oldukları hisse senetlerine veya açmış oldukları bir pozisyona adeta aşık olurlar. Bu durum, karlı bir şekilde satış zamanı geldiğinde kar realizasyonuna gitmelerine engel olarak, bir türlü satış yapamamalarına neden olur. Buradaki bağlanma eğilimine sahip olma etkisi diyorlar. Temelinde kayıptan kaçınma yatıyor. Yapılan araştırmalar yatırımcıların %80’inin satış kararını daha zor verdiklerini gösteriyor. Alım kararı verilirken yatırımcı en azından araştırıyor, tiyo ile alım yapmış olsa bile sonuçta bir araştırma süreci yaşıyor. Fakat satış zamanlarında bu böyle cereyan etmiyor. Satış kararını vermek, alım kararından her zaman daha zor oluyor. Devreye kazanılan veya kaybedilen tutarın oluşturduğu stres ile duygusal tepkiler giriyor. Kazansanız dert, çünkü eldekini kaybetme korkusu var. Kaybetseniz o da dert. Kaybetmeyi kim sever ki?
Kayıptan kaçınma, beyinde amigdalayı aktive ederek korku düzeyinin artmasına neden oluyor. Esasen kayıptan kaçınma duygusu zaman içerisinde gelişiyor. Kişinin yetiştiği kültür, sahip oldukları, sahip olamadıkları, çevresinde gelişen olaylar, kişiyi zamanla var olana sahiplenme ve elindekini kaybetmeme davranışına itiyor. Elindekini kaybetme korkusu yaşayan yatırımcı, açmış olduğu bir pozisyonu daha sık kontrol etmeye başlıyor. Eğer profesyonel manada alım satım yapan biriyseniz, işiniz buysa bu yaptığınız bir derecede mantıklı olabilir. Anlık fiyat hareketlerine katılarak kısa vade al sat yapan bir yatırım stratejiniz var demektir. Fakat bahsettiğimiz bu yatırımcılara baktığımızda, ya tutarsa mantığına sahip olduklarını görüyoruz. Hisseyi aldım, uzun vadeyi sevmiyorum, şöyle 10-15 günlük bir vadeye sahibim diyen yatırımcı bir bakmışsınız, ya elindeki hisseyi en ufak fiyat hareketinde zarar edeceğim diye satmış veya fiyat toparlayacak beklentisi ile uzun vadeli yatırımcı olmuş. Burada kısa vadeli yatırımcıyı uzun vadeli yatırıma zorla iten davranışın altında kayıptan kaçınma yatmaktadır. Belki yatırımcı bunun farkında değildir. Zarar ettikçe, maliyet düşüreceğim diyerek riskini arttırır. Çünkü kaybettiğini kabullenmek istemez. Kaybettiğini görmemek için maliyetini düşürmesi gerekmektedir. Bilinçsiz olarak paçal yapma süreci başlar. Bu noktada beklentileri artmaktadır ama elinde sadece gerçekler kalmıştır.
Geçmişte yapılan karlı al-satların sağladığı özgüven de kayıptan kaçınmayı ortaya çıkaran bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. ”Daha önce yaptım, kazandım. Bu işi bilmeseydim kazanamazdım. Evet, piyasa düşüşe başladı ama deneyimlerim toparlayacağına işaret ediyor.” Tarzındaki söylemler, risk yönetim sürecini baltalıyor. ”Hazır bir miktar düşüş olmuşken maliyet düşüreyim.” Noktasına gelindiyse, yatırım artık kumar haline gelmeye başlamıştır. Kayıplarını geri almak için yatırımcının attığı her adım, onu daha aşağıya çekmeye başlar. Düşüşün şiddeti arttıkça yaptığı sert işlemler ve aldığı risk adeta bağımlılık haline gelir. Çünkü artık bu yatırımcıyı, yatırımın kuralları değil, beyninde oluşan kaybetme korkusu ve kazanma hırsı yönetmeye başlamıştır.
Kayıptan kaçınma, tecrübelerle ve eğitimle zamanla törpülenebilse de, maliyeti biraz fazla oluyor. Bu duygunun önüne geçmek için, kişi kendisini ve çevresini tanıyarak, çevresi ile nasıl bir etkileşim yaşıyor bunu öğrenmelidir. Hepsinden önemlisi böyle bir duyguya sahip olduğunu kabullenmelidir. Değişim, kabullenmeyle başlar. Törpülenmesi gereken bu davranışınızı kabullenmemişseniz size hiçbir yatırım gurusu ya da uzmanı yardım edemez.
Eğer pozisyonunuz negatif yönde ilerlemeye başlamışsa ve önceden bir strateji çizmemişseniz. Düşünmeye başlamalısınız. Gerçekten sizi şu an bu pozisyonda tutan nedir? İndikatörleri mi güçlü duruyor? Trend çizgisi mi kırılmadı? Düşüş hacimsiz mi gerçekleşiyor?
Belirlemiş olduğunuz stop seviyesine düştüğünüzde hala satmıyorsanız. Buradan tekrar acaba yükselir mi diye düşünüyorsanız. Mevcut zararınızın azalmasını beklerken, stopta satmamaya yani kayıptan kaçınma duygunuza mantık aramaya çalışıyorsunuz demektir. Kişinin kendisini kandırması, başkasının onu kandırmasından daha kötüdür. Hele birde inanırsanız, durum daha da vahim demektir. Siz bu zarardaki pozisyonunuzu, zarar ettiğinizi kabullenerek satmadıkça emin olun bir sonraki pozisyonunuzu açarken müthiş bir korku ile açacaksınız. Kaybetme korkusu sizi bırakmayacak. Siz, bu korkunuzla yüzleşene kadar, değişim için hazır olana kadar bu böyle devam edecek.
Sizi negatif yönde besleyen özgüvenden arınmanız gerekir. Yapmış olduğunuz analize güvenerek almış olduğunuz pozisyon terse düştüyse bunu kabullenmeniz gerekir. İyi bir trader olabilirsiniz, ama piyasadan büyük değilsiniz. Değişime ayak uyduran kazanır.
Genelde başarılı yatırımcılarda görülen, karlı bir pozisyon sonrasında, yeni pozisyonunda riskini arttırma eğilimi de yatırım sürecini baltalayan bir unsur olarak görülüyor. Yatırımcı, ”zaten kazandım, cebimde para var, piyasa iyiyken neden daha fazlasını kazanmayayım.” Diye düşünmeye başladığında, yeni açtığı pozisyonlarda kaybetme olasılığı artış gösterebiliyor.
Elindeki sermayenin azalmasından korkan ya da kazandığını piyasaya geri vermekten korkan yatırımcı kayıptan kaçınma davranışı sergilerken, kazandığını daha fazla risk almaya yönelten yatırımcılarda görülebiliyor. Sonuçta bu davranış biçimlerinin anaforuna kapılmamak için, doğruluğu denenmiş, her piyasa koşulunda sizi ”karda uzun süre otur, zararda uygun yerden çık” kuralına uyduracak bir stratejiye sahip olmanız gerektiği ortaya çıkmaktadır. O stratejinin ilk adımı stop ve iz süren stoplardır.
Bugün 18 Mart, Çanakkale’de destan yazan aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Mekanınız cennet olsun.
Ali Erkan Tanacıoğlu