Perşembenin gelişi çarşambadan belli olurmuş. Döviz piyasasında cuma öğleden sonra başlayan gerginliğin bu haftaya yansıyacağı biliniyordu. Nitekim sabah kurlar tırmanışa geçti. Kısa bir süre için de olsa döviz sepeti 2.10 TL’yi gördü.
Ardından Merkez Bankası’nın döviz alımlarını durdurma kararı geldi. Döviz piyasasında arz fazlası ortadan kalkınca döviz alımına son vereceğini daha önce açıklamıştı. Hangi kur düzeyinde yapacağı merak ediliyordu. Böylece öğrendik.
Merkez Bankası burada durmadı. Döviz mevduatı için karşılık oranlarında bir miktar indirime gitti. Bankaların döviz likiditesini artırmayı amaçlıyor. Kur üzerindeki yukarı yönlü baskıyı kısmen hafifletir.
Nitekim döviz piyasası bu kararlar sonrasında sakinledi. Sepet kur 2.08 TL civarında istikrar kazandı. Cuma kapanışın üstündedir. Ancak korkutucu bir kur hareketi değildir. Merkez Bankası’nın gidişattan memnun olduğunu sanıyorum.
Vatandaşın beklentisi
Yazlıkta sosyal ortamlarda daha çok boy gösteriyorum. Daha fazla çarşı ve alışveriş de oluyor. Dolayısı ile daha çok insanla karşılaşıyorum. Yönelen sorulardan kamuoyunu meşgul eden konuları görebiliyorum.
İşlerin dışarıda ve içeride kötüye gideceği beklentisi iyice yaygınlaşmış. Özellikle ABD’de ve AB’de olup bitenler kaygıyla izleniyor. Dünya ekonomisinin zor bir döneme girdiği ve Türkiye’nin de bu girdaba kapılabileceği düşünülüyor.
Bu arada ilginç bir gelişme dikkatimi çekti. Döviz kuruna karşı duyarlılıkta belirgin bir azalma var. Eskiden kur hareketleri çok çabuk panik yaratırdı. 2001 sonrasında yaşananlar vatandaşı etkilemiş. Kurun kopup gitmesinden korkmuyor. Bana öyle geldi.
Türkiye insanının müşterek hafızasında geçmiş mali çalkantıların bıraktığı izler çok derine gidiyor. Bu nedenle “kriz” sözcüğü çok kolay kullanılıyor. Babamın çok sevdiği “her gördüğün sakallıyı deden sanma” misali, her çalkantıya kriz denemeyeceğini anlatmaya çalışıyorum.
Vatandaşın bu tedirginliği fiilen ekonomik kararlarına yansıyor mu? Tüketim ve yatırım harcamaları, kredi talebi vs. temel göstergeleri mutlaka etkileyecektir. Sonuçlarını fiili sayılar yayınlandığında göreceğiz.
Cin şişeden çıktı
Geçtiğimiz dönemde konjonktür sorunları üzerinde çok durduk. Dış açıkta somutlaşan makro dengesizliğe odaklandık. Önceliği geride yatan süreçlerin doğru anlaşılmasına verdik. Geçici sonuçlara ulaştık. Sonrasını yeni hükümetin iktisat politikası tercihlerine bağladık.
Yani bir sürü soru ortada kaldı. Örneğin düzeltmenin kaçınılmaz olduğunu ama ne zaman başlayacağını bilmediğimizi söylemiştik. Öğrendik. Temmuz sonunda büyük düzeltme başladı. Cin şişeden çıktı, bir daha kolay kolay kimse geriye sokamaz.
Dikkat: Düzeltme aslında kötü bir şey değildir. Tersine, ekonominin daha sağlıklı temeller üzerine oturmasını sağlar. Yararlıdır. Kritik soru diğeridir. “İntizamlı” olur mu? Gelen işaretler umut veriyor ama yeterli değildir. Dereyi görmeden paçaları sıvamayalım…