Aslında Türkiye’nin manzarası o denli net ki, billur bir pınar gibi.
Taksim’de simit satan adamdan, Yozgat’ta tarla çapalayan çiftçiye, residansında çayını yudumlayan evhanımından, lüks ofisinde bıyıklarını çekiştiren CEO’ya kadar herkes gerçeği görüyor: Türkiye yakın tarihinin en büyük siyasi krizini yaşıyor ve her geçen gün bu kriz derinleşecek.
Manzara bu denli netken, hala yatırımcıların siyasette “önemli bir şey olmuyormuş” gibi, sırf değerlemeler veya teknik analiza güvenerek piyasaları yukari itme çabaları acınasıdır. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u top mermisi manyağı yaparken, bir iğnenin başına kaç melek sığar tartışması yapan Rum papazlara benziyoruz. Gerçeklerden kopmuş, hiç bir nesnel doneye dayanmayan “AKP’ye birşey olmaz, Cemaat yakında siner, Mart seçimlerini atlatalım, ortalık yatışır” gibi ilkel varsayımlarla hem kendimizin, hem de bize güvenerek birikimlerini emanet edenlerin paralarını kaybediyoruz.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ. (Paraanaliz.Com)