Salı günü bilgisayarımın veri çekerken kilitlenmesi sunucunda yazımı yollayamadım. Makinalara bağımlılık bu noktaya geldi. Elle yazmayı unuttuk. Okuyucularımdan özür diliyorum.
IMF’in yayınladığı yeni bir rapor medyaya yansıdı. G-20 toplantısı için hazırlanmış. Küresel konjonktüre bakışını özetliyor. Yeni bilgi taşımıyor. Bilinen küresel sorunlara odaklanıyor. Geciken düzeltmeye, biriken risklere ve politika opsiyonlara işaret ediyor.
Raporun sonunda IMF’nin dört yıl için (2011-14) büyüme-dış denge ve iki yıl için (2011-12) enflasyon-bütçe dengesi tahminleri yer alıyor. G-20 üyesi olduğu için Türkiye’yi de kapsıyor. Özellikle dış açığın yüksekliği kamuoyunda ses getirdi.
Sayılardan IMF’nin Türkiye için nasıl bir konjonktür öngördüğünü anlıyoruz. IMF’nin analiz ve politika önerilerini pek sevmediğim biliniyor. Bu tahminlerine de katılmıyorum. Gene de tartışmayı derinleştirmesi açısından yararlı buldum.
2011’de güçlü büyüme
2011’de ekonomide sürprizler beklediğimi yılbaşında belirtmiştim. Nitekim 17 yıldır ilk kez yıllık tahminlerimi vermedim. Konjonktürü ne yönde gideceğini kestirmekte zorlandığımı söyledim. Haklı çıktığımı düşünüyorum.
Büyüme ile başlayalım. IMF yüzde 8.7 öngörüyor. 2010’un rekor büyümesine adeta eşittir. Yüzde 5-6 düzeyinde kalan genel beklentinin çok üzerindedir. Türkiye Çin’in ardından G-20 ikincisi oluyor.
Enflasyonla devam edelim. IMF yüzde 5.5 diyor. Türkiye’de beklentilerin daha düşük büyüme hızına rağmen yüzde 7-8 arasında dolaştığını hatırlatalım. Yani IMF enflasyon cephesinde bir sorun görmüyor.
Bütçeye dönelim. IMF bütçe açığının milli gelire oranına yüzde 1.9 hesaplıyor. Türkiye G-20 ülkeleri arasında sıkı maliye politikası uygulayanlar arasında yer alıyor. Daha küçük çıkma ihtimali yüksektir.
Gelelim en çok gürültüye yol açan dış açığa. Sıkı durun; IMF milli gelirin yüzde 10.5’una tırmanmasını tahmin ediyor. Buna göre cari işlemler açığı 80 milyar doları geçiyor. Beni şaşırtmadı. Altı ay önceden uyarmıştım.
2012’de sert iniş
IMF’ye göre mevcut konjonktür 2012’de kırılıyor. Büyüme hızı yüzde 2.5’e geriliyor. Son çeyrekte küçük de olsa eksi büyüme gerçekleşiyor. Kısa bir resesyon öngörüyor. Yani IMF Türkiye ekonomisinde sert iniş bekliyor.
Bu noktada diğer göstergeler önem kazanıyor. Enflasyon 1 puan yükseliyor: yüzde 6.5. Bütçe açığının milli gelire oranı küçülüyor: yüzde 1.6. En ilginci dış açığın milli gelire oranı çok az iniyor: yüzde 9.8.
Sorularınızı duyar gibiyim. Resesyona rağmen enflasyon artıyor, bütçe açığı azalıyor ama dış açık küçülmüyor. Neden böyle oluyor? Bilmecenin sırrı IMF’nin öngördüğü iktisat politikalarında yatıyor. Fevkalade önemlidir; analizi bir başka yazıya kaldı.