Başbakan Erdoğan grup toplantısında çıktı ve “Her sabah Türküm demekle Türk, doğruyum, çalışkanım demekle de çalışkan olunmaz” dedi. Elbette bunları söylemek tek başına yeterli değil.
Bu saatten sonra imam hatip mezunu birine yemin etmenin, söz vermenin önemini anlatacak değilim. Gördüğüm kadarıyla bu boş bir uğraş olacak. Şüphesiz söz vermek tek başına yeterli değil. Milletvekillerimiz de seçildiğinde yemin ediyor. Ama kaçının yeminine sadık olduğunu takdirlerinize bırakıyorum.
Her doğana insan dememiz, insanlıktan nasibini aldığını anlamına gelmiyor. Neticede bu dünyada cinayetleri, savaşları çıkaran da insan… Fakat milletini kendinden çok seveceğini ifade etmek, ülkesi için çalışacağına söz vermek bir çocuk için dünyanın her yerinde kutsiyet taşır..
Başbakan Erdoğan açık bir biçimde demagoji yapıyor. O zaman aynı mantıkla yola çıktığımızda çocuklarımıza yalan söylememenin, hırsızlık yapmamanın, kimsenin hakkına göz koymamanın erdemini de öğretmeyelim.
Müslüman olmak için Kelime-i Şehadet getirmiyor muyuz? Bunu içten söylemeyen birinin inancını tartışmak bize mi düşer? İnançların nasıl motive edici ve söz veren özellikleri varsa, dünyevi konularda da milletleri oluşturan bireylerin, nimetlerinden faydalandığı ülkesine verdiği sözler vardır.
Başbakan’a Andımız tartışmaları sırasında bir soru soruldu. Bence demagoji yapmak yerine bunun yanıtını vermeli. Bir çocuğun ülkesine verdiği söz özelliği taşıyan Andımız’ın neresi Başbakan’ı rahatsız ediyor? Bunu açıklarsa daha net bir zeminde tartışma yapılabilir.
Başbakan verilen bir söz, ortaya konulan bir yemin ile uğraşacağına önce yemin ettiği halde, çatısı altında bulunduğu milletvekillerinin dokunulmazlık dosyaları boyunu aşan Meclis’ e dönüp baksın.
Bu ülkede oy verenler, kendi partisine dahil, gidip Suriye ile savaşsın, kim olduğu belli olmayan adamlara 2 milyar doları aşkın para saçsın, onları seçmen etsin, sınavsız üniversite hakkı versin diye yürütme erkini kendisine teslim etmedi. Yasama ile yürütmeyi tek koldan yürüten, yasaları ihlal eden tavırlarını açıklaması daha doğru olur.
Başbakan Erdoğan demagoji yapmasın. Bu ülkenin çok çalışmaya da, doğru olmaya da, milletini, devletini özünden çok sevmeye de hazır olan insanlara ihtiyacı var. Eğitim sistemi içerisinde sarhoş ettiğiniz çocukların verdiği sözlerle uğraşacağınıza, Milli Eğitim Bakanı’na sahip çıkın da, her gün yeni bir politika açıklamasın.
İktidarınız döneminde 3 bakan üç değişik politika uyguladınız. Ama son Bakan Avcı hepsinden hızlı çıktı. Çocuklarımız telef oluyor.
Türk değilim diyen birine zorla Türk’üm dedirtseniz ne dedirtmeseniz ne çocuk ve ailesi biz Türk değiliz, T.C. vatandaşıyız sadece diyor, ne olacak zorla Türk mü edeceğiz bunları. Kafanızı kuma gömmekten vazgeçin artık gözünüzü açın.