Esnafa Bir Parmak Bal

Son dönemlerde mevcut ekonomi yönetiminin uygulamaları içinde en aklı başında açıklamalardan birinin duyurusu yapıldı. Bundan böyle işyeri açılması izne tabi tutulacak.

Prensip olarak güzel de, yine önünü arkasını düşünmeden ve yasak savma cinsinden yapıldığı gözüküyor. Yıllardır anlatmaya çalıştığım nüfus/işyeri orantısına bağlı olarak izin verme meselesi, ne yazık ki ucundan tutuluyor.

Mantıken doğru, ama amaç düzeltmek olmadığı için bugünden rahatlıkla bunun işlemeyeceğini söyleyebilirim. Öncelikle yönlendirme esaslı olduğu için mantığın doğru olduğuna dair inancımı tekrarlayayım.

‘Peki ama neden doğru bulduğun ve yıllardır savunduğun bir konunun işlemeyeceği hükmüne varıyorsun? Sadece AKP yaptığı için mi’ diyen taraftarlar olacaktır. Hiçbir konuda böyle bir yaklaşımım olmadığı gibi, bu hususta da çekincelerim bu pencereden değil.

Çünkü bizler işin bilimselliğine, ekonomik olabilirliğine ve yaklaşımına bakarız. Biz gazeteciyiz. Gerisi particilerin işi. Öyleyse neden itiraz ediyorum, açıklayayım. Öncelikle ‘şurada değil, burada yapabilirsin’ diyen kim? Şehir Kurulu…

Dakika 1, gol 1… Bunun adına tavsiye derseniz kaybedersiniz. Tavsiyeye uymayan teşviklerden yararlanamayacakmış. Esnafı bilemem ama gelen bir AVM’ nin teşvikleri şehir kurulundan alacağını hiç sanmıyorum.

Oysa gelişmiş ekonomilerdeki örneklerinde tavsiye söz konusu değil. Direkt olarak çalışma ruhsatı vermiyor ve işletme açılamıyor. Ama elbette bunu ‘senin oğlan, bizim oğlan’ diye yapmıyor. Elinde daha önceden oluşturulmuş bilimsel veriye dayanarak söylüyor. Bizde böyle bir çalışma var mı, yok..

O zaman bilimsel bir temele dayanmayan izin, beraberinde sadece rüşvet mekanizmasını çalıştırır. Öte yandan zaten ‘tavsiyeye uymuyorum ve açıyorum’ dediğinde hiçbir yaptırımı yok.

Tüm bunlar yılan hikâyesine dönen, kamuoyunda ‘hipermarket yasası’ olarak bilinen ama yıllardır çıkarılamayan kanun çalışması çerçevesinde öngörülüyor. Yeni yasama yılının ilk görüşme maddesi bu olacakmış. Duy da inanma…

İkinci yanlış, başvuruda bulunana ‘bakkal değil, manav aç’ denilecek. Külliyen yanlış. Çünkü sakızdan anlayan hıyardan da anlayacak diye bir kural yok. Yeni batık işletmelere kapı aralanıyor.

Oysa gelişmiş ekonomilerdeki uygulamalarında yönlendirme, ‘bu bölge bakkal açmak için uygun değil. Doluluk oranı tam. Ama falan semtte açık var, dilerseniz oraya yönlendirelim’ deniliyor. Yani domatesten deterjan yapmaya uğraşmıyorlar.

AVM’lerle ilgili şehirdışı, çalışma saati gibi uygulamalar bu düzenlemeyle tamamen rafa kalkıyor. Oysa gelişmiş ekonomilerde hiper ya da süperler için bırakın böylesi kuralları, mahalle arasına açılan discount/indirim marketleri bile düzenlemeye tabi tutuluyor.

Yine belediye tekeline son veriliyor ama AVM hakimiyetine çare bulunmuyor. Yani mevcutlar olduğu gibi kalacak. O zaman neye deva olacak büyük bir soru işareti. Elbette içinde raf parası, vade gibi zaten beklenen düzenlemeler var. Ama derdin yılan hikâyesini bitirmek olmadığı açık.

Bu yolla esnafın ve ekonominin içindeki gizli iflasların ortadan kaldırılması, söylendiği gibi küçüklerin büyüklere karşı korunma amacı taşınması da laftan ibaret. Peki bu haber niye servis edildi? Çok basit. Gezi’deki esnaf manevrası terse dönünce, iktidar esnafın yıllardır beklediği yasa üzerinden bir başka manevra yapıyor.

Olası sonuç ya fiyasko ya da bu haliyle çıkarsa batışın yasallaştırılmış hali olur. Tavsiyem jöleli beyinlerden akıl alacağınıza, çıkıp esnafın arasına ‘senden benden’ demeden konuşun.

Yoksa böyle günlük manevralarla, sırça köşklerde yaşayanların akıllarıyla, şapkadan tavşan çıkarmaya çalışarak hem komik olursunuz, hem de kaş yapayım derken göz çıkarırsınız.

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir