Türkiye’nin son yıllarda kapıldığı hastalığın ya da bazıları için mutluluğun adı alışveriş merkezleri oldu. Yeni köprünün temelinde AVM tartışmasıyla konuyu tepe noktaya taşıyan, sonra da ‘ben AVM demedim, müze dedim’ diyen bir Başbakan’a sahibiz.
Tarihi eserleri umursamayıp, çanak çömlek diye nitelendirenler, kentsel dönüşüm ile AVM’leri de aynı potada eriterek ‘gelsin paralar’ diyorlar. Sonra da hali hazırda olmayan kışlaları, akıllarına göre çizip, neredeyse tarihe mal olan bir parkı yıkmaya kalkıyorlar.
Aslında tarihi eserlerde bunları çeken bir şey var. Mesela Haliç Tersanesi’nin ihalesi ya da vitrinlik tabirleriyle Haliçport. Kimin ihaleyi aldığı önemli mi? İnanın değil. Zaten ‘sen, ben, bizim oğlan’ işi bitiriyorlar. Fakat buraya ne yapılacağı daha önemli.
Her şeyden önce meseleyi cazip kılan Fatih Sultan Mehmet tarafından 1455 yılında yapılan tersanenin burada bulunması. Esasen buranın hali hazırda tersane olarak da çalışmaması gerektiği uzun süredir ifade ediliyordu.
Çünkü tersaneden sorumlu bir bilim adamından bir kaç sene önce, her gemi yanaştığında eserin, yani limanın nasıl harap olduğunu dinlemiştim. Bakan’ın açıklamalarına bakarsanız, tarihi eserlere dokunulmuyor. Ama bakmak yerine görürseniz projeyi konuşmanız gerekiyor.
İhale tamamlandıktan sonra, Haliç Tersanesi’ne yapım süresi olan 4 yılı da eklerseniz 49 yıllık kira karşılığında 70’er yat bağlama kapasiteli iki yat limanı, 400’er oda kapasiteli iki tane 5 yıldızlı otel, bin kişilik cami ve elbette AVM yapılacak.
Bu nasıl bir tutkudur bilemiyorum ama parkları, bahçeleri yıkıp, yerine dört duvar inşa etmek, sonra da Başbakan’ın yaptığı gibi yerel yönetimler sempozyumunda çıkıp, ‘bunları yapanları tarihin affetmeyeceğini’ söyleyebilme sonucunu doğurabiliyor. Sayın Başbakan’dan izinsiz çivi çakılabiliyormuş gibi…
Türkiye’nin 300 tane AVM’si oldu. Böyle giderse daha da olacak. 300 AVM karşılığında ise 1 milyon 145 bin esnaf kepenk kapattı. Her biri yanında ortalama 1 kişi çalıştırsa, 2 milyon 290 bin kişi eder. Çekirdek aile olan 4 kişiden hesaplarsanız etkilenen 9 milyon 160 bin kişilik bir nüfus karşınıza çıkar.
Nasılsa bunlar önemsenmiyor. Peki diyeceksiniz ki vatandaş nasıl köşeyi dönecek? Sizin eviniz yok mu? Anlaşın komşularınızla; gömün altına bir çömlek. ‘Tarihi eser var’ deyip dedikodu çıkarın. Zaten olup olmadığına bakmıyorlar. ‘Biz buraya AVM yapacağız’ diye devlet kapınıza gelsin. Siz de 1 TL’lik evinizi 3 TL’ye satın.
Biliyorum bence de doğru değil. Ama tüm bunlara göz yumuyorsanız, bana ancak bu müjdeyi verip, böyle iktidara böyle vatandaş demek düşüyor. Göreceksiniz deneyen olacaktır.