İnsan her şeyi affediyor da, çocuklara yapılanı bağışlayamıyor. Sene başında büyük tartışmaların gölgesinde ve komisyonda bir tane bile eğitimci olmayan AKP’li milletvekillerinin katkılarıyla çıkarılan, 444 ya da doğru tabiriyle parçalı müfredat ilk kurbanlarını verdi.
Temel Eğitim Genel Müdürlüğü’nün talimatıyla 81 ile mercek tutuldu ve görüldü ki, korkulan her şey başa geldi. Gerek resmi raporda, gerekse de eş zamanlı hazırlanan Anadolu Eğitim Sendikası’nın çalışmasında ortaya konuluyor ki, birinci sınıf öğrencileri resmen kurban edilmiş durumda.
60-66 aylıklardan oluşan çocuklarda dikkat bozukluğundan, öğrenme zorluğuna, okula uyumdan öğretmen yetersizliğine kadar bir dizi problem, geleceğimiz olan çocukları nasıl heba ettiğimizi gözler önüne seriyor.
Resmi raporda daha çok fiziksel ve eğitmenlere ilişkin sorunlara atıfta bulunulurken, zaman zaman öğrencilerin yaşadıklarının da altı çizilmiş. Mesela 60 aylıkların dikkatini derse vermesinin mümkün olmadığı gibi.
Ama sendikanın raporu durumu daha çıplak biçimde ortaya koyuyor. Mutlaka bu başlıkları paylaşmakta fayda var. İşte onlar:
“Sistem değişikliğinden önce veya sonra birinci sınıf öğretmenlerinin yüzde 96’sının görüşüne hiç başvurulmadığı ortaya çıktı. 60-80 ay aralığında olup da birinci sınıfa başlayan öğrencilerin yüzde 46’sı aynı sınıflarda karışık oturtuldu. Aynı sıradaki çocuklar arasında 1,5 yaş yaş farkı oluştu.
Birinci sınıfların yüzde 44’ü boylarına uygun olmayan sıralarda bir ders yılı oturmak zorunda kaldı. Öğretmenlerin yüzde 53’ü tuvalet, lavabo boyu, merdiven ve kantin gibi alanların bu çocuklara uygun olmadığını, yüzde 38’i kısmen uygun olduğunu ve yüzde 9’u hiç uygun olmadığını bildirdi.
‘Sınıf ortamında dikkat dağınıklığı, ağlama, tuvalet ihtiyacını sınıfta giderme gibi sorunlardan bir veya birkaçını sınıfta yaşıyor musunuz’ sorusuna öğretmenlerin yüzde 12’si her zaman, yüzde 33’ü sık sık, yüzde 22’si ara-sıra, yüzde 20’si nadiren ve yüzde 11’i de hiç yaşamadığı şeklinde yanıt verdi.
Peki işin eğitim ayağı nasıl? “Üst yaş gruplarındaki öğrencilerin tamamı nisan ayında okumaya geçerken, 66 ay altındaki öğrenciler için bu oran yüzde 18’de kaldı. Yani 60-66 ay aralığında kalan çocukların yüzde 82’si, yani her 5 çocuktan 4’ü nisan ayında okumaya geçemedi.
Raporda bu durum, ‘Bu da yanlış bir karar olduğunu gösterir. Bu çocukların sınıf tekrarı yapması psikolojik bir yıkım olacağından bir üst sınıfa eksik bilgi ve becerilerle geçmeleri de gelecekteki tüm eğitim hayatını riske edebilecek kadar ciddi bir sıkıntıdır’ cümleleriyle yer aldı.”
Şimdi işin özüne bakarsak, eğitimle hiç ilgisi olmayanlar tarafından komisyonda tartışılan, sonra da konudan bihaber olanlar tarafından Meclis’ten geçirilen ve eleştiri, ikaz ve eğitimci vekillerin uyarılarını dikkate almayan bir işe imza atıldığının altını çizmek gerekiyor.
Bu konuda ısrar edilirse, iyi niyetli düşünülse bile konu yanlış bir politika olmaktan çıkarak taammüden kuşak katliamına girer. Eğer bir ülkede öğretmenlerin yüzde 71’i yaşananlardan sonra bir daha birinci sınıf okutmak istemediğini söylüyorsa, sorun çok büyüktür.
Bu kafayla dünyayı yöneteceğini zanneden hayalperestlere, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlara ve onlara körü koruna destek verenlere duyurulur. Siyasi hırs ve başkalarının planları uğruna çocuklarınızı kurban ediyorlar. Sesinizi çıkarın.