Dünyada hızla tartışılmaya başlanan biber gazı kullanımı, yaklaşık 500 tonluk kullanımı ve 21 milyon dolarlık harcamasıyla Türkiye’nin de gündeminde. Bilhassa Gezi Parkı olaylarında doruk noktaya çıkan sarfiyatın sorgulanması gerekiyor.
Tüm bu yaşananların ışığında Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nden önemli bir basın açıklaması geldi. Ölüme sebebiyet verme potansiyeli olan bu tür kimyasalların toplumsal olaylarda kullanımının yasaklanmasını isteyen oda, mevcut gazların bilinmezliğini de soru işareti olarak ortaya koydu.
Bakın basın açıklamasındaki kritik sorular neler? “TOMA’larla ve panzerlerle yurttaşlarımızın üzerine püskürtülen tazyikli suların içerisinde bulunan kimyasalların ne olduğu kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
Alanlarda tespit ettiğimiz, toplumsal olaylarda sıkça tercih edilen gösteri kontrol ajanları (CS ve OC) dışında kullanılan kimyasalların isimleri nelerdir?”
Oda’nın İstanbul Şubesi’nden yapılan açıklamada kimya biliminin kurucusu Paracelsus’un sözüne de atıfta bulunuluyor: “Her şey zehirdir ve bu sadece doz meselesidir.” Ardından da ekleniyor açıklamada:
“Halka karşı öldürücü olabilecek miktar ve türde kimyasal madde kullanılmaktadır. Gösteri kontrol ajansları yetkililerin belirttiği gibi zararsız değildir; bunlar kimyasal silahlardır.”
Bilimsel olarak yapılan bu duyuru tek başına yeterli gelmeyebilir. Ama araştırılmaya muhtaçtır. Çünkü Türk Tabipler Birliği de 9 Nisan 2012’de yaptığı bir açıklamada “Biber gazı silahtır, sağlığa zararlıdır, öldürür” demişti ve eklemişti:
“Topluluklara fütursuz ve yoğun kullanımda, gazı içinde barındıran düzenek (kanister) yaralanmasına bağlı olarak öldürmektedir. Biber gazları kimyasal silahlardır. Hiçbir durumda kullanılmaması gerekir.”
Bu açıklamaya 5 Haziran 2013 tarihinde basına yansıyan Türk Standartları Enstitüsü’nün beyanatını ekleyin. “Türk Standartları Enstitüsü Başkanı Hulusi Şentürk, biber gazı kapsülünün Türkiye’de bir standardının olmadığını belirterek, ‘Mesele burada onun standardı değil, kullanımının standardını nasıl getireceğiz’ dedi.”
Şimdi gelelim işin püf noktasına… Bugün tüm dünyanın tartışmaya açtığı biber gazı kullanımını, biz sanki çiçek dağıtır gibi sokaklara serpiyorsak, bu işin bir de hukuki sonucu olmalı.
Bu işe maruz kalanlar, hatta açıklamayı yapan STK’lar ya da muhalefet mahkemeye başvurup biber gazı tespit davası açmalıdır. ABD’deki bir davada milyon dolara ulaşan tazminatlar konuşulurken, Türk insanı neden dursun?
Dava açıp, işin aslını öğrenmek ve uyarılar doğruysa siyasetten başlayarak tüm sorumlular hakkında yasal mercilere başvurmak gerekmiyor mu? 10 yılda 21 milyon dolar ödenen, üzerine de afiyetle teneffüs edilen biber gazlarının, kimyasal silah olup, olmadığını kimse merak etmiyor mu?