Türkiye genelinde bir eylem olacak; medya görmeyecek. İnsanlar sokakta gazlanacak, medya görmeyecek. Sulanacak üç maymun, evlerine gaz bombası atılacak üç maymun, şehirlerin orta yerinde öyle ya da böyle olaylar olacak üç maymun.
Hadi Gezi Parkı’ndaki olaya kafanız ermedi veya hadi bunları önemsemediniz. Bu ülkenin insanlarının doğasına sahip çıkmasına önem vermediniz. İnsanların semtlerine, şehirlerine sahip çıkması umurunuzda değil.
Fakat ne hikmetse önem vermediğiniz konu hakkında Başbakan açıklama yapmak isteyince ekranlarınızı açtınız. Şimdi bir karar verin. Bir konu ya önemlidir ya da değildir. Peki bir meselenin haber olması ya da haberin yüksek tondan duyurulması inisiyatife mi bağlıdır?
Elbette yayın kurullarının inisiyatifi vardır. Ama bu meselenin haber olup olmadığı gerçeğini değiştirmez. Bilmeyenler için söyleyeyim, bilip de unutanlar için hatırlatayım. Bir konu önünüze geldiğinde o meselenin haber yapılması ve ardından da küçük ya da büyük görülmesini belirleyen kriterler vardır.
Ters piramit… Hatırladınız mı? Bir konu piramidin içinde ilgilendirdiği kişi ya da kamuoyu algısına göre büyütülür ya da küçük görülür. Şimdi milyonlarca kişi Türkiye’nin dört bir yanında, tek bir konuda odaklanarak ses yükseltecek, 70’lik nine de, 18’lik genç de, 7 yaşındaki çocuk da protesto edecek ve siz görmeyeceksiniz.
Söylesenize sizin haber kriteriniz nedir? Bu kadar geniş bir kesimin ilgilendiği konuyu nasıl görmezden geliyorsunuz? Nedir bu korku? Kimden çekiniyorsunuz da, gazeteciliğinizi rafa kaldırmış, güce biat ediyorsunuz?
İş o kadar çığrından çıkmış ki, Başbakan televizyon kanalındaki röportajının sonunda, rahatlıkla Fatih Altaylı’ya ‘sizin patronunuzun projeleri var’ deme gafletinde bulunabiliyor ve Altaylı da durumu nasıl kıvıracağını şaşırıyor.
Ama mesele sadece bir medyanın ya da medya mensubunun üzerine kalmamalı. Bu yaşananları yayınlamak nasıl normal bir habercilik gereği ise, yani ekstra bir erdem değilse, yayınlamamak da o denli habercilik dışıdır.
Aynı tavrı Cumhuriyet mitinglerinden de hatırlıyoruz. Günler sonrasında kerhen görmek zorunda kalınan elinde bayrak 7’den 70’e çoluk çocuk sizin gözünüzde neydi?
Nedir bu korkunun sebebi? Fakat buna da itirazım yok. Korkabilirsiniz… Mevcut grubun işleri olabilir. Kabul etmem, ama anlamaya çalışırım. Fakat o zaman çıkarsınız medyadan, basını kirletmezsiniz. Gidip işinizi yaparsınız.
Hem gazetecilik oynayıp, hem de gazetecilik yapmadan yaşayamazsınız. Gezi Parkı sonrasındaki gelişmelerde herkesin alacağı bir not var. Ama medyanın notu belli: Otur yerine! Yıldızlı sıfır.
Başbakan Şırnak ta güvenli olarak yatırım yapılabilir seviyeye geldi, mealinde patronunun enerji yatırımı var demesi nasıl bir gaf olabiliyor anlayabilmiş değilim.
Yoksa siz ülkenin kayıp 30 yılında ölen 30000 insan ve oraların halkının bile sokağa çıkamadığı günleri yaşamadınız mı?
Vur ama belden aşağı DEĞİL .
SAYGILARIMLA
Ayrıca birkaç yazınıza daha baktım. Acizane tavsiyem hükümete yazılarınızda dokundurmaya çalışacağınıza, siyasete girip boyunuzun ölçüsünü almanızdır.
SAYGILARIMLA
Not: Fikirlere saygı duyuyorsanız yorumumu yayınlayın
Akp istifa diye tencere tava çalıp, su ve gaz yemek için tomanın önünde sıraya girenler bu ülkede huzuru bozamazsınız , adam gibi sabredin ve oyunuzu zamanı gelince atıp sonucunu bekleyin.
Kişisel hırslarınız ve anitkap sendromlarınız yüzünden zor edinilmiş onca iyi şeyi mahfedip insanların geleceğimle oynamaya hakkınız yok. Dolar 2.5 TL olup yüzlerce şirket batınca açlıktan ağzınız kokunca olmadığını sandığınız hakkınızı aramak için dışarı çıkıp sulanacak haliniz bile kalmaz, bırakın arabanıza turlayıp korna çalmak için attığınız onca benzin parasını. 5 tane ağacı bahane edip huzur bozdu bozguncular, zaten bu ülke ne zaman ayağa kalksa çelme takacak birşeyi bulmakta zorlanmaz içerden ya da dışardan.
Kendi bindiğin dalı kesmek , kendi ayağına sıkmak..ne gaflet.