Türkiye’de yolsuzluğun azaldığını söylesem ne dersiniz? Sokaktaki çocuğun bile inanmayacağı bir gerçek değil mi? Bu konudaki ünümüz dünya çapında. Amerikan Şirketler Derneği’nin yıllık raporlarında bile,istikrarlı biçimde en önemli problemin yasa dışı istenen bedeller olduğunun altının çizildiği bir ülkedeyiz.
Fakat Barem Research’ın açıklanan araştırmasına bakarsanız Türkiye’de yolsuzluk azalıyor. “Araştırmanın Türkiye ayağını Barem Research’ün yaptığı Küresel Yolsuzluk Algısı Endeksi’ne göre; Türkiye, son 9 yılda temiz toplum olma yolunda çok önemli bir gelişme ortaya çıktı.
Türkiye; temiz ülkeler liginde 2004’de 77. sırada iken 9 yılda 23 ülkeyi geride bırakarak 2012 yılında 55.’liğe yükseldi. Belediye, sağlık, yargıda ve vergi ile ilgili kurumlarda hediye vererek işini yaptıranlarda ciddi düşüş var.”
Bunu belediyeye belge almak için başvuran müteahhitlerden ya da mübaşirlerle muhatap olan avukatlardan dinlemek lazım gerçi ama, yine de rakamsal bazdaki gerilemeyi memnuniyet verici olarak nitelendirebiliriz.
Peki bu sonuçtan ikna olmadığınıza göre ve bu noktalarda da yolsuzluk gösterge bazında azaldığına göre bunun yanıtı ne olabilir? İşte aynı araştırmanın başlığını okumayı bırakıp da, detaylarına baktığınızda yanıtını bulabiliyorsunuz.
Yolsuzluğun arttığı noktaları sıralayacağım şimdi; elbette yine araştırmaya göre: Siyasi partiler, medya, parlamento ve özel sektör. Bu sıralamayı yaptıktan sonra denilebilecek ne var? Siyasetiniz yolsuzluk yapıyor, medya bunu saklıyor, parlamento alet oluyor, özel sektör de iş ortaklığı yapıyorsa diyecek bir şey kalmıyor.
Yapılacak tek yorum şu: Artık Türkiye’de kanıtlanabilir yolsuzluk azalıyor, kanıtlanamayan yolsuzluk artıyor. Körler sağırlar da birbirini ağırlıyor. Ama kanıtlanması ya da kanıtlanamaması durumu değiştirmiyor. Kurban hep aynı, tıpkı fıkradaki gibi:
Ateist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafındaki güzelliklere bakıyormuş. ‘Evrim ne özellikler yaratıyor’ diyerek de mest oluyormuş. Birden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve onu kovalamaya başlamış. Adam tüm gücüyle kaçarken ayağı takılıp düşmüş ve düşerken de ağzından ‘Tanrım’ sözcüğü çıkmış.
Bunun üzerine bir anda resim donmuş. Ormandaki nehir bile akmıyor, ayı da mıh gibi yerinde duruyormuş. Çok derinden gelen ilahi bir ses: ‘Yıllarca bana inanmadın. Yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın. Sana bu durumda yardım etmemi mi istiyorsun’ demiş.
Adam durumu kendisine yedirememiş ve ‘Biliyorum yıllar sonra dindar biri olmayı istemem haksızlık. Ama belki ayıyı dindar yapabilirsiniz’ diye yanıtlayınca ses: ‘Peki’ deyip, ışıkla birlikte kaybolmuş. Ve son sözü ayı söylemiş:
‘Tanrım senin rızkınla orucumu açıyorum. Hamdolsun verdiğin nimetlere…’
siyasi bir yolsuzluk varda kılıçdar açıklamamış gözünden kaçmış ne üdüü belirsiz ilk kez duyduğum Barem Research mü analiz etmiş, örnek verebilmişse kılıçdara iletelim hemen malzeme etsin ama sonra madara olmak da var tabi her zaman ki gibi :)