1 Mayıs ve düşündürdükleri..

İkinci çeyreğin bir ayını da geride bıraktık. Bundan sonra, tüketicide bir nebze olsun, sokaklara dökülecektir. Pek harcamasa da, vitrinlere bakacak, elleyecek, koklayacak ve ister istemezde, bahar çiçeklerinden ve temiz havasından etkilenecektir.

Ne demiş büyüklerimiz?

‘’ Nisan Mayıs ayları oynar gönül yayları’’

Ekonomide de elbette yazar kasa gözleri biraz olsun hareketlenecektir.

Ne de olsa insanız(!) ekranlara, reklamlara, akillere, cahillere bakıp, mutlaka bizde elimizi cebimize atacağız!

Parası olan için ne gam. 

Asıl sorun küçük yatırımcı ve dar gelirlilerde.

Varsa birkaç kuruş köşeye ayırabilmek ya da mümkün olduğunca az harcama ile uzun bir tatil yapabilmede..

Mümkün mü?

Mümkün!

Dolaplardan sandıklardan giysileri çıkarın, size tam uyacaktır hatta daraltmanız bile gerekebilir.

Demek ki giyime para harcamayacağız.

Son on yılda ücretlilerin gelirleri ile gerçek enflasyonu kıyaslayınca gıda tüketimini de ne kadar alt düzeyde yaptığımız görülecektir. Yani? Yeme içmeye de fazla bir para ayırmaya gerek yok.

Ulaşım için giderlerimiz sağlık bakanı önerisi ile zaten sıfıra indi, günde on bin metre yürüyoruz.

Bu aynı zamanda sağlık giderlerimizi de sıfıra indirdi.

İki sorun var birincisi ayakkabı, onu da tabanına bir pençe attırarak çözebiliriz.

İkincisi ise tatile çıkılacak yerlerin mesafesi.

Onu da yürüyüş mesafesi on bin metre menzili içinden seçebiliriz.

Görünüz mü bakın, bilimsel ve ekonomik olarak, özgür ve demokratik bir ortamda, haset etmeden, elimize kağıdı, kalemi alıp sorunlarımıza çözüm aradığımız zaman nede güzel çözümler bulabiliyoruz?

Şimdi bana kıza bilirsiniz?

Yerden göğe kadar da haklısınız(!) ama bende haksız mıyım?

‘’ Emekçiler, ücretliler, emekliler ve ev kadınları, yani tüm küçük gelir gurupları olarak, Taksim de, hastane de, çarşı da, Pazar da ve toplu sözleşmeler de, zamlarda, aklınıza gelenler(!) sandık önünüze gelince, niçin aklınızın ucuna bile gelip, oyunuza yansıyıp, sandığa gitmiyor?’’

Dar gelirli büyük çoğunluk  olarak bir başarabilsen ama nerede..

Bizim emekçilerimiz, iki seçim arasında sosyal demokrat partilerin kapısını aşındırıp, dert yanar ama sandık önüne gelince de, inançlılar diye gider sağ ve sermaye partilerine oy verirler(!)

Gideceği limanı bilmeyene hiçbir rüzgardan fayda gelmez.. Montesquieu

Küresel sermaye gibi aklını kullanırsan, her gün düğün, bayram, yok her türlü sorunu getirip, Taksim de çözüleceğini sanırsan(!) bir gün bayram ve ikram olarak da organik biber gazı yersin ama 364 gün sömürülmeye devam edersin..

Meydanlarda doğru söyleyip, sandık önüne gelince şaşıranların, istedikleri siyasi-ekonomik sonucu ve milli gelirden hak ettikleri payı almalarıda asla mümkün olamaz.

 

 

 

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir