Ayran tartışmasıyla sıkıştığı gündemi yine değiştirmeyi başaran ve sazanları da aldığı tartışmanın içinde gerçekleri gözönünden kaçırıp, ayrana ekstra su katıp bozan Başbakan Erdoğan hafta sonunda MÜSİAD Genel Kurulu’nda bir konuşma yaptı.
Başbakan’ın konuşmasını neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Mesela akilzadelere atıfta bulunup, Nasrettin Hoca’nın ‘bilenler bilmeyenlere anlatsın’ fıkrasını, salonun yapmacık ve cıvık cıvık gülüşleri içinde anlattı. Bilinen bir fıkraya kimse bu kadar gülmez. Ama öyküde olduğu gibi çıplak gezen krala da bir çocuk dışında kimse bunu söyleyememişti.
O zaman ‘akilzadeler ne anlatıyor’ diye bakalım. Başbakan ‘muhalefete anlatsın’ diyor ama, akilzadeler gittikleri yerlerde hep aynı şeyi söylüyorlar: Biz size bir şey anlatmaya değil, size dinlemeye geldik. O zaman akilzadeler ne anlatacak?
Yine konuşması içinde ‘terörü bitirmek istemiyorlar’ dedi Erdoğan. Oysa terörü bitirmek başka, teröristle pazarlık yapmak başka bir şey. Nitekim zannettiği gibi öyle kamuoyu desteğe falan da yok.
İnanmıyorsa Sayın Hisarcıklıoğlu’na sorsun. Apar topar ortadan kaldırılan anketin sonuçlarına baksın. TOBB Başkanı’nın üyesi olduğu bir vakıf adına yaptırdığı ankette ilginç sonuçlar olduğu söyleniyor. Zaten tepkilerden bu işin destek görmediği belli ama anketten yansıyanları da hatırlatalım.
“Rifat Hisarcıklıoğlu’nun yönetim kurulunda olduğu bir vakıf tarafından, Ankara’daki saygın bir üniversiteye sözde Barış Süreci ile ilgili olarak anket yaptırıldı.
Ankette çıkan sonuçlar AKP’yi rahatsız ettiği için, anket sonuçlarının kamuoyundan gizlenmesine karar verildi.
Peki anket nasıl yapıldı ve hangi sonuçlara ulaşıldı?
Anket, Türkiye genelinde, 7 coğrafi bölgede, 53 il ve 186 ilçede, bunlara bağlı 369 mahalle ve köyde yapıldı.
Anket sonuçlarına göre, AKP seçmeninin yüzde 50’si, CHP seçmeninin yüzde 74’ü, MHP seçmeninin ise tamamına yakını, sözde barış sürecine karşı çıkıyor. Ayrıca, ankete katılanların yüzde 81’i, teröristbaşı ile yapılan görüşmelere de karşı çıkıyor.”
Bu detayları kamuoyuna bu işe karşı çıkanlar sızdırmadı herhalde… Şimdi Başbakan bu sürecin desteklenmesini istiyor ve herkesi suçluyor. Ama sonuca göre seçmeni dahil kendi partisi dışında kimse meseleyi desteklekmiyor. BDP zaten işin tarafı, onu saymıyorum. Ama anket gösteriyor ki, onun da seçmeni desteklemiyor.
O zaman Başbakan’ın kendisine şunu sorması gerekmez mi? Eğer bir konuda herkes karşı çıkıyor ve sadece kendisi ile kurmayları meseleyi savunuyorsa, herkes hatalı olabilir mi? Sizce bu mümkün mü? En azından sağa sola suç atmak yerine, bir özeleştiri gerekmez mi? Ama Başbakan nedeni bilinmez, yapmıyor.
Dönelim tekrar MÜSİAD Genel Kurulu’ndaki konuşmasına… Silivri’deki milletvekilerini anlattı Başbakan ve dedi ki “Eğer bir hukuk devleti varsa, milletvekillerinin içeride olması da doğal.’ Neden? Çünkü seçildiklerinde içeridelermiş.
Aksine bir hukuk devleti varsa, önce suçu ispat edilene kadar herkes suçsuzdur. İkincisi eğer bir hukuk devleti varsa, hukuki prosedür içinde bu insanlar Yüksek Seçim Kurulu’na başvurmuş, onay alıp seçime girmiş ve seçimi kazanmıştır. O zaman milletvekillikleri de son derece hukukidir.
Yine eğer bir hukuk devleti varsa, insanlar tutuksuz yargılanmalıdır. Silivri’dekiler ortalama 5 yıldır tutuklu yargılanıyorlar. Eğer bir hukuk devleti varsa, güçler ayrılığı da vardır.
Başbakan MÜSİAD Genel Kurulu’nda TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e seslendi ve Kamer Genç meselesine el koymasını istedi. Daha konuşma bitmeden Çiçek CHP’den Genç’in uyarılmasını talep etti.
Velhasıl kelam dönelim başa… Olayları çarpıtarak, hukuku kullanarak, güçler ayrılığını ayaklar altına alarak, insanları suçlayarak ve kendinden başka akıllı olmadığı zannederek ülkeyi yönetmek ne kadar akla ve demokrasiye uygun?
Sayın Başbakan’a sormak istiyorum. Sizce de burada bir hata yok mu? Sizin dışınızda herkes haksız olabilir mi? Sizce bu mümkün mü?
tek kelimeyle katılıyorum ve naçizane imzamı da kabul ederseniz altına atıyorum..teşekkür ederim sayın kardeşim.benki akp ye ilk kuruldugunda müthiş sempatim ve destegim vardı.ama zaman bizi haksız çıkardı.gerçegi gördük.