Büyük Sermaye ve Müren Balığı!

Büyük Sermaye ve Müren Balığı!

Denize meraklı olanlar bilir. Müren balığı ince ve uzun bedenli ama başı iri ve keskin dişlere sahip bir balıktır. Genelde kayalıkların ve kovukların içine başı dışarıda kalacak şekilde gizlenir ve sakin bir şekilde etrafını gözler. Ne zaman önünden dişe dokunur bir küçük balık geçse bir anda uzanıp yutuverir!

Aslında genelde büyük balığın küçük balığı yuttuğunu her kes bilir..

Bizim yatırım dünyamızda işte böyle. Özelleşiyoruz, küreselleşiyoruz derken kendi sahillerimize yabancı Müren balıklarının paldır küldür girmesine izin verdik.

Sonrası malum…

Bir uzanışta TEKEL

Bir hamlede TELEKOM

Bankalar..

İDO, madenler, petrol arama, rafineri, Petro kimya… derken girmedikleri kovuk ve oyuk kalmadı..

Bizlerde şimdi ülkemizde, sakin sularda balık sürüleri gibi güvende yüzdüğümüzü sanırken, bir anda ceplerimizden neler yutulduğunu fark etmiyoruz bile!

Sırf bu kadarla kalsa ne ala(!) yatırım yapmak bir yana yeni müren üretme çiftlikleri kurup yerli somon gibi yerli mürenler üretmeyi de başardılar.

İşte bu sayede tüm bu sanayi, finans, hizmet ve tüketim sektöründe ki karlarında, yurt içinde kalmasını, yatırıma dönüşmesini ve milli servetin artmasının da önüne geçip, ülkelerine götürmeyi başardılar.

‘’Artık ayan beyan belli oldu ki batının gelişmiş demokrasilerinde bile, küresel sermaye, demokrasi falan istemiyor.’’

Akıl almaz hırsla yapılan rekabet savaşları, anında karar verecek otoriter yönetimler istiyor. Ülkemizde de artık yeteri kadar güçlenen bu yabancı sermaye gücü başkanlık sistemini benimseyip destekliyor.

Amaç belli! Not artırımları, İsrail, Obama, Diyarbakır gösterileri falan hep bu oyunun bir parçası…

Milliyetçilik, Üniter devlet, vatan, bayrak milli ekonomi, milli üretim gibi toplumu birleştiren güçlü bağlar olmasın

Çalışanlar seslerini çıkarmasınlar

Ne ücret verilirse tamah etsinler

Sosyal haklar olabildiğince paralı olsun

Çalışma saatleri uzarsa mesai verilmesin hatta cumartesileri de normal günlük ücretlerle ve tatil olmasın.

Bu kesimin kıt kanaat bir köşeye koyduğu üç beş kuruşluk birikimler ise gene bu yabancı finans devlerince sanal faizler ve işletim ücretleri ile artıyor gibi gösterilip aslında reel enflasyon nedeni ile sezdirmeden buharlaştırılsın.

Bakın hep küçük hesaplara daha cazip gözüken faizler veriliyor. Neden?

Nedeni açık ve net,

Zira bir hesap içerdiği para miktarına göre değil, hesabın çokluğu, yaratacağı yan ürün pazarı (işletim ücreti,kart,sigorta vs..) beraberinde sağlıyor.

Dedik ya müren balığı bu, hiç affetmez ve önünden geçmeye gör bir anda yutuverir! Her neyse tüm bu acı sonuçları tekrarlamak bizleri üzse de gelelim biz küçük yatırımcıların ne yapacağına?

Yavaş, yavaş tüketimde bir canlanma görülüyor. Bunun sonucu ucuzlayan kredi faizleri(dosya, sigorta, ekspertiz incelemesi gibi yan masraflara dikkat)ile çekilen kredilerin piyasaya yansıması dolaylı olarak enflasyonu ve TL faizlerini yıkarı çekebilecektir. O nedenle genelde kısa vadeli mevduat ya da bazı bankaların uyguladığı günlük repolu ama vadeli mevduattan daha iyi getirili yerlerde tutulabilinir. Borsa gene canlanacak ama 76 binlerden aldıklarını gene birilerinin sırtına vuracaklardır dikkatli olmakta yarar var. Uzun vadede bu bakış açısına göre altın ve döviz elbette iyidir.

Sözün özü;

Önünde ki üç senede, üst üste üç seçim geçirecek ve anayasa gibi bir büyük çalışmayı bu kadar dar bir kadro ile yürütüldüğü bir atmosferde, bir ekonomi dersinden yüksek not aldım(!) diye sınıf geçeceğimizi sanmak finansal safdillik olsa gerekir

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir