BUGÜN mayınlı bir alanda gezineceğim. Her an bu mayınlardan birine basıp, berhava olabilirim.
Ama bu riski göze almazsam, bir süredir kendi kendime uyguladığım bir sansüre tamamen teslim olmuş olacağım. Bu teslimiyet de canımı fazlasıyla sıkıyor. Kendime duyduğum saygıyı azaltıyor. Meramımı anlatabilirim ümidindeyim.
Tüm canlılar üç temel ihtiyacı gidermek güdüsüyle hareket eder. Bunlar sırasıyla, beslenme, korunma ve soyunu sürdürmektir. Esasında bir “memeli hayvan” olan insan da bu güdülerin esiridir. Ancak insan; beden, ben ve vicdandan kurulu üç katmanlı bir yapıya sahip, şerefli yaratıktır. İnsan, temel güdülerinin etkisinde kaldığı nispette hayvandır. İnsanı, hayvanlıktan çıkaran şey, onun toplumsal bir yaşam tarzını tercih etmesidir. Bu da insana kendine ve başkalarına saygılı olma sorumluluğu yükler. Toplu yaşamak, hayvanlarda da rastlanan ekonomik örgütlenme biçimidir. Çünkü yaşayarak öğrenilmiştir ki; toplu halde yaşayan hayvanlar, tek başlarına yaşamaya göre hem daha iyi beslenirler, hem kendilerini daha iyi korurlar hem de daha sağlıklı bir şekilde soylarını sürdürürler. İnsan, bir adım daha gitmiş ve toplu yaşamayı, toplumsal yaşama dönüştürmüştür. Bu sayede âlemin kralı olmuştur.
* * *
Toplumsal yaşamın olmazsa olmaz şartı “âdâb-ı muâşeret”tir. Âdâp, edebin çoğuludur. Edep; iyi, güzel, zarif, başkalarını kötü davranışa kışkırtmayan söz ve davranış demektir. Edebe uygun davranmayanlara edepsiz denir. Muaşeret ise bir arada, cemiyet olarak yaşamaktır. Küreselleşme, toplumsal yaşamın ileri bir aşamadır. Toplumsal yaşamın nimetlerinin azamiye çıkması külfetlerinin en aza inmesi için, bireylerin “âdâb-ı muâşeret”e yani “ahlâk ve görgü kuralları”na uyması gerekir. Aksi takdirde “birlikte yaşamak” beraberinde pek çok kötülük ve belâ getirebilir. O zaman ekonominin verimliliği azalır, halkın refah düzeyi düşer.
* * *
İnsanın, temel içgüdülerinden biriyle harekete geçmesi, esas olarak tatminsizlikten doğar. Ancak vitrine konmuş bir tepsi baklava tok insanın bile beslenme dürtüsünü uyarır. Fırtınalı bir havada korunaklı bir ev, içine sığınma arzusu uyandırır. Ama cemiyet hayatında bunlardan çok daha önemlisi ve tehlikelisi, zaten yaradılış icabı hayvan yönü baskın olan erkeklerin cinsel dürtülerinin sürekli tahrik edilmesidir. Bir insanın başına gelebilecek en korkunç şey, cinsel tecavüze uğramaktır. Erkeğin mütecaviz eylemleri de, kadınların derin dokolteli ve mini etekli elbiseler giyip bedenlerini teşhir etmeleri de içgüseldir. Ancak ne erkeğin mütecaviz davranışları, ne de kadının teşhirciği içgüsüseldir diye hoş karşılanmamalıdır. İçgüdüler ancak hayvanların uygunsuz davranışlarını mazur gösterebilir.
* * *
Tarih boyunca bütün dinlerin ve günümüzde özellikle İslam’ın üzerinde en çok titizlendiği konu, kadının örtünmesidir. Nedense kadınların, erkeklerin zoruyla kısıtlanmış yurttaşlık ve insanlık haklarının teslim edilmesi, kadınlar tarafından kadın olmanın avantajını kullanmaya yaradığı için olsa gerek “açık saçık giyinme özgürlüğü” şekline dönüştürülmüştür.
Son Söz: Teşhirin rantına tamah eden, saygınlığından ödün verir.