Kimi ‘kader’ dedi; kimiyse ‘güzel ölüm’… Oysa her ikisi de değildi. Onlar çaresizlikleriyle ihmalkârlık arasında yılları sair can verenlerdi. Emeği küçümsenen, sırtı sıvazlanıp ölüme yollanan, taşerona devredilip hak kayıpları yaşamalarına göz yumulanlardı.
Onlar Zonguldak’tan siyah bir çığlık saldılar gökyüzüne… Artık güzel ölmek istemediklerini, insan yerine koyulmak istedikleri, kâr uğruna çaresizliklerini satmak zorunda kalmayı arzulamadıklarını duyurdular Türkiye’ye…
Onlar ki babalarıyla aynı sonu yaşayanlardı. Tıpkı 1982 yılında babası kaybettiği yerde göçük altında kalan Yüksel Koca, 1983 senesinde yine babasını alan ihmalkârlığın kurbanı olan Saffet koç gibi…
Onlar madenciydiler. Yerin yüzlerce metre altından çıkarttıkları kömür kadar bile değer verilmeyen, bu memleketin insanlarıydılar. Şimdi yoklar… Giden gitti… Belki yine iki üç gün manşetleri süsleyip, ahlar vahlar arasında anılacak, sonra tekrar kaderlerine terk edileceklerdi.
İşte bunu bildikleri için döküldüler yollara… 7 kilometre yürüyüp geldiler miting alanına… Ve ‘emeğe saygı’ diye haykırdılar bütün ülkeye… Haklıydılar… Güzel ölmek istemediklerini siyah bir çığlık ile duyurdular tüm dünyaya… Şili’deki madenciler günler sonra kurtarılırken, arkadaşlarının göçük altında kalmasına isyan ettiler.
Dünyadaki meslektaşları son derece yüksek güvenlik önlemleri ve ciddi sosyal haklar altında çalışırken, buradan yok sayılmalarına isyan ettiler. Hem hayatlarını kaybedip, hem de saygısızlık görmelerine itirazları vardı.
Kâr uğruna üç kuruşa çalıştırılırken, yaşarken ölümle burun burun olmaya, her sabah evdeki sevdikleriyle vedalaşarak ayrılmaya dönüp siyah bir çığlık attılar. Haklıydılar… Ama sadece haklı olmak değil, insan yerine konulmak istiyorlardı.
Yalnız bırakılmadılar. Yurdun dört bir yanından gelen işçiler hep birlikte ‘taşeronluk ayıbını’ Türkiye’yi yönetenlerin yüzüne çarptılar. Çünkü haklıydılar… Fakat kime anlatıyorsunuz? Ne onlar, ne onları kör kütük sarhoş olmuşçasına destekleyenler ‘insan’ faktörünü çoktan gözden çıkarmıştı.
Varsa yoksa kârlılık, varsa yoksa yeşil dolar… Bu hafta sonu Zonguldak’tan Türkiye’ye siyah bir çığlık gönderildi. Fakat iş burada bitmiyor. Asıl bundan sonrası önemli.
Göreceğiz bakalım bu ülkeyi yönetenler bu siyah çığlığı yanıt verip, gerekli düzenlemeleri yapacak mı, yoksa yine başlarını çevirip ayağa kalkan bu insanları provokasyon ya da siyasete alet olmakla mı suçlayacak.
Göreceğiz…