Biz ne yapabiliriz?
Bırakalım Fibonacci, MACD, Stakostik gösterge ve değerlerini biz önümüze bakalım.
Zaten televizyonlara da fazla bel bağlamayın.
Onların arkasında da büyük yatırımcılar var.
Patron politikalarının dışına çıkıp, küçük yatırımcının kazancı ile mi uğraşacaklar? Onların dikkatini çekmek ekrana bağlamak yetiyor zaten. Yoksa afyon yutmuş gibi ya da okunup üflenmiş gibi genelde yüksekten alım, düşükten satım yapmayı becerebilir miyiz?
Ama gene de kaybeden tarafta olanlar borsanın, dövizin, faizin veli nimetleri değil de nedir? Eğer böyle bir grup oluşmasa onca elaman çalıştıran yatırım şirketleri finans zenginleri nasıl paradan para kazanacak? Demek ki böyle şaşkın bir kitle mutlaka bu piyasalarda olmalı ki(!) kazanımlar devam etsin ve sürekli olsun.
Bu kitle nasıl cezbedilecek derseniz? işte orada ekranlar karşımıza çıkıyor. Altan üsten geçen rakamlar, yandan gecen son dakika haberleri ve kareler içinde devamlı değişen pariteler, altın, petrol fiyatlarıyla, gözünüz bir oradan bir oraya geçerken, diğer yanda herkesin bildiği ve beklenti içermeyen bilgilerle, ekonomi edebiyatı yapanlarla, kafa karış oluyor, gene tuzaklara düşürülüyoruz.
Ne kadar teknik taktik bilgilerle uğraşsanız da, sizin üstünüzde ki büyük yatırımcıların hep gerisinde kalmaya mahkumuz! O halde ne yapmalıyız ki bir kademe öne geçip bizde avantajlı durumda olalım?
Gayet basit. Bir kere her şeyden önce ülke ve ekonomik sorunlarını iyi kavrayıp, duyarlı bir vatandaş olmak ve gerçekleri görmeye çalışmak amacınız olmalıdır.
Unutmayalım ki tüm ekonomik kurumlar, sektör ve finansörler, daima kendi politikalarına uygun açıklamalar yaparak, kendi siyasetlerini piyasaya empoze etmeye çalışırlar. Bakın en güzel örnek ramazan ayında, her iki bayram ve okul açılmalarını, yaz tatilini içine alan süreçte, beklenen enflasyon artışı oluşmazken(!) bir anda ekim ayında 2,5’ların(İTO) üzerine çıktı. Neden acaba?
Gene parite, altın, petrol düşerken, bizde birde dolar düşmeye başladı, şaşılacak bir şey değil mi?
Biz gene de şaşırmayıp önümüze ve ne yapmamız gerektiğine bir bakalım.
Öncelikle ülkeye döviz girdiği muhakkak, aksi takdirde doların düşmesi değil yükselmesi gerekirdi. Bankalar da şu sıralar dışarıdan peş peşe sendikasyon kredileri alarak, bu oluşumu destekliyorlar. Bu yıl böyle gide dursun, gelecek yıl mutlaka piyasalarda bir hareket olacak zira yerel seçimler var. öyle yerel seçim diye geçiştirmeyelim zira bu seçimde ki rüzgar bir yıl sonra cumhurbaşkanlığı seçimlerini bir sonra ki yılda genel seçimleri etkileyecek. Yani? Paranın, yatırımların tabiri caizse para ve kredi muslukları açılacak.
İnşaatlar, elde stoktaki ev satışları bu akıştan yararlanacak. Onu beyaz, kahverengi, hatta oto sektöründe ki canlanma izleyecek. O zaman ne yapalım derseniz? Şu 8 kasım havucunu bekleyelim. Not artırımı artı ABD seçimleri beklendiği gibi de olsa beklenmediği gibi de olsa beklenti gerçekleştiği için bu borsada satışları beraberinde getirecektir. Aksi bir durum da oluşsa mutlak bu borsa bir satış yiyecektir zira çok yükseldi. Sonrasında elbette sizin için uygun seviyeye gelmiş ve yukarda ki sektöründe güçlü kâğıtlardan kademeli olarak edinip, önümüzde ki yılda hiç olmadı bir kazanç edinme şansımız olabilir.
Keza kim ne derse desin, böyle bir rotada devam edildiği sürece, mevduat faizleri aralık ayından itibaren tekrar bir yükselişe sahne olacaktır. Şimdiden uzun vadeye para bağlamanın da ne faydası olabilir?  birkaç ay, aylık sürelerde gezinmek çok daha hayırlı olsa gerek!
Döviz ise elbette bu enflasyon değerlerine göre, özelliklede dolar, gene bir getiri yapma olasılığı var gibi gözükmektedir.
Şimdi bunlar, benim elbette ileriye bakarak var saydığım olabilecekler. Yani bir nevi ekonomik kehanetler. Sizinde böyle kâhinlik yapmanız için aslında hiçbir engelde yok(!) yeter ki bir parça geleceği ve gelecekte ki siyasi sosyal ve ekonomik beklentileri görüp ama ekranların hipnozundan kendimizi ayırt edip, sağlık düşünebilmekte yatıyor.