2001 krizinden sonra Türkiye’nin bütçe dengesi konusunda gösterdiÄŸi duyarlılık her türlü övgünün üzerinde. Åžartlar ne olursa olsun, hükümetler bütçe açığının fazla artmasına izin vermiyorlar. Bu sayede, Hazine’nin borçlanma maliyeti düştü. Bütçede faiz harcamalarından küçümsenmeyecek tasarruflar yapıldı. Yüksek enflasyonun beli kırıldı. Kısacası, krizden önemli dersler çıkarıldı.
Bu dönemde bütçe disiplini hep yeni vergiler ve dolaylı vergi artışlarıyla sağlanmaya çalışıldı. Faiz dışı harcamalardan tasarrufa gidilmeye yanaşılmadı. Dolayısıyla, düşürülemeyen harcamaların maliyeti hep tüketiciye yansıtıldı. Tüketiciye yansıtıldı, çünkü artan vergiler, katma değer ve özel tüketim vergileri gibi, hep dolaylı vergiler oldu. Geçen hafta sonu bütçe açığını önlemeye yönelik alınan önlemler de yine geçmişin aynısının biraz fazlası olmaya devam etti.
ÅžARTLAR
Dolaylı vergileri artırmak için şartların uygun olduğu iddia edilemez. Toplam iç talebin daraldığı bir dönemde çeşitli dolaylı vergi oranlarındaki artışlar tüketim ve yatırım talebini biraz daha daraltıcı rol oynayacak. Daralan iç talep ya daralmaya devam edecek ya da daralmadan bir süre daha kurulamayacak. Sonuçta, ekonomik büyümedeki aşağı yönlü eğilim devam edecek. Bu şartlarda artan vergi oranlarının vergi gelirlerini artırıp artırmayacağı da o denli açık değil. Vergi oranlarını artırmanın da doğal bir sınırı var.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.