Yurtiçi ekonomi politikasından büyümeye çok sınırlı bir destek beklenmeli. Uluslararası koşulların kötüleşmemesine duacıyız
Yılın ilk üç çeyreğinde potansiyelimizin belirgin biçimde altında büyüdük. İşsizlik oranına % 9 dolaylarında bir katılık olarak yansıdı bu olgu. Dün %8,9 olarak açıklanan haziran dönemi (mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış) işsizlik oranı bu ataleti bir kez daha kanıtladı. Bu yavaş büyüme dönemine karşı bir ekonomi politikası tepkisi verilebilir mi?
Son veriler, Sayın Maliye Bakanı’nın son demeçleri ve basında çıkan konuyla ilgili haberler maliye politikasında bir gevşemenin (salt ekonomik gerekçelerle bakıldığında) mümkün olmadığını gösteriyor. Bu durumda yüzümüzü para politikasına döndürebiliriz. Önce para politikasının bir süredir daha gevşek olduğunu vurgulamak gerekiyor. Merkez Bankası’nın (MB) bankalara borç verdiği paranın bankalara ortalama maliyeti (asıl politika faizi) ilk yedi ayda ortalama % 8,6 düzeyindeydi. Ağustos ayının başından bu yana ise ortalama fonlama maliyeti % 6,6’ya düştü. Önemli bir azalma. Kaldı ki son bir haftadır % 6,2 düzeyinde ortalama faiz.
Elbette akla hemen şu soru gelebilir: “Politika faizinin oynayabileceği aralığı faiz koridoru belirliyor. Koridorun üst sınırı ise % 11,5. Bu durumda, politika faizi her an % 11,5’e ya da biraz altına çıkabilir. Bu bankalar açısından bir belirsizlik. Öyleyse bankalar, kredi maliyetlerini bu olasılığı da dikkate alarak yüksek tutarlar mı?” Haklı bir soru. Bankaların büyük ölçüde böyle davrandıklarına dair ipuçları var. Ancak hem enflasyonun son çeyrekte düşecek olması hem artan sermaye girişleri hem de büyümenin öngörülenin altına düşmesi, politika faizinde ani bir artış olasılığını azaltıyor. Yine de MB’nin koridorun üst sınırını ya da koridoru olduğu gibi aşağıya çekmesi, bankalar açısından söz konusu olasılığı iyice düşürecek ve kredi ile mevduat faizlerinde bir miktar düşüş sağlayabilecek gibi görünüyor. Ek olarak, MB’nin zorunlu karşılık oranlarını düşürerek bankaların elinde daha çok krediye çevrilebilir kaynak bırakması da mümkün. Ancak MB’nin bu tür bir politikanın etkinliğini, zorunlu karşılıkların bir kısmının altın ve döviz olarak tutulmasına izin vererek azalttığını da dikkate almak gerekiyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.