Düşük Büyümeye Karşı Nasıl Bir Ekonomi Politikası Yanıtı?

Yılın üçüncü çeyreÄŸinin son ayının ortasına gelmek üzereyiz. Yılın ikinci çeyreÄŸinde yüzde 2.9 oranında büyüdüğümüzü yeni öğrendik. Bu oran yılın ilk çeyreÄŸindeki yüzde 3.3’lük orandan düşük. Üçüncü çeyrek büyümemizin de düşük olacağına iliÅŸkin ilk sinyallerin gelmesiyle politika alternatifleri tartışılmaya baÅŸlandı. Bunlar neler olabilir?

Önce ikinci çeyrek büyümesine iliÅŸkin dikkatimi çeken birkaç noktanın altını çizeyim. Birincisi, 2012’nin ilk yarısında yakaladığımız yüzde 3.1’lik büyüme oranı, yüzde 4.5-5 aralığında olan potansiyelimizin oldukça altında. İkincisi, özel kesimin yatırım harcamalarında ikinci çeyrekte azalma var; bir yıl öncesine kıyasla yüzde 7.9. Yüksek bir oran. Yılın ilk yarısı olarak bakıldığında da aynı olumsuz durum geçerli: 2011’in ilk yarısına kıyasla yüzde 3.5 oranında daha az yatırım yapmış özel kesim. Åžaşırtıcı deÄŸil; bir süredir iÅŸadamlarına yönelik yapılan anketler ekonomiye duyulan güvende erozyona iÅŸarete ediyorlardı. Üçüncüsü, yılın ikinci çeyreÄŸinde özel kesim tüketim harcamaları da bir yıl öncesine kıyasla azaldı. Özel tüketim harcamalarında azalmanın, yatırım harcamalarındaki azalmadan daha seyrek gözlendiÄŸinin altını çizmek gerekiyor. Dördüncüsü, ikinci çeyrekte ekonomimizin küçülmemesinin tek nedeni, ithalata kıyasla ihracattaki önemli artış. Net dış talebin büyümeye katkısı 5.7 puan oldu; oldukça yüksek. Ancak, bu katkıya külçe altın ihracat ve ithalatının etkisini hariç tutarak bakmakta yarar var.

Potansiyelimizin oldukça altında kalan büyüme performansımız beraberinde büyümeyi hızlandırıcı ekonomi politikası tartışmalarını da getirdi. İlk dile getirilen yine para politikasında gevÅŸeme isteÄŸi oldu. Burada atlanan önemli bir nokta var. Para politikası temmuz ayının sonlarından bu yana gevÅŸiyor. Merkez Bankası’nın (MB) gerçek politika faizi olan ‘bankaları ortalama fonlama maliyeti’ yılın ilk yedi ayında ortalama yüzde 8.6 oldu. Oysa aÄŸustos ayının başından bu yana ortalama fonlama maliyeti yüzde 6.7’ye düştü. Eylül ayının ilk haftasında ise 6.3 dolaylarındaydı. Pazartesi günü yüzde 6.2 oldu.

Kısacası, MB zaten politika faizini önemli ölçüde düşürdü. Burada elbette akla hemen ÅŸu soru gelebilir: “Politika faizinin oynayabileceÄŸi aralığı faiz koridoru belirliyor. Koridorun üst sınırı ise yüzde 11.5. Bu durumda, politika faizi her an yüzde 11.5’e ya da biraz altına çıkabilir. Bu bankalar açısından bir belirsizlik. Öyleyse bankalar kredi maliyetlerini bu olasılığı da dikkate alarak yüksek tutarlar mı?” Haklı bir soru. Ancak, hem enflasyonun (son ay hariç) MB’nin istediÄŸi doÄŸrultuya yakın gitmesi hem de büyümenin öngörülenin altına düşmesi, politika faizinde ani bir artış olasılığını azaltıyor.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir