Avrupa liderleri Euro krizi çıktığından bu yana yirmi ikinci kez bir araya gelmeye çalışıyor. Karşılıklı ziyaretler başladı. Her defasında “Bu son şansları, bir şeyler yapmak zorundalar” dendi. Her defasında bazı önlemler ya da krizden çıkış stratejileri açıklandı. Her defasında öncesi ve sonrasında piyasalar moral buldu.
Her defasında açıklamaların etkisi bir süre sonra kayboldu. Her toplantı bir öncekine göre daha ağır şartlarda gerçekleşti. Bu kez de aynısının olması hiç sürpriz olmaz. Toplantıların öncesinde oluşan iyimserlik şimdiden başladı. Gündem İspanya ve İtalya ekonomilerinin kurtarılması ile Yunanistan ekonomisinin çıkmazdan kurtulması üzerinde yoğunlaşıyor. Yunanistan hiçbir hedefi tutturabilmiş değil. Ekonomik daralma tahminlerin çok üzerinde gerçekleşiyor. Dolayısıyla, milli gelirin bir yüzdesi olarak konan hiçbir hedefe ulaşılamıyor. Bütçe açığının ve toplam borçların milli gelire oranı Yunanistan’da bir türlü düşürülemiyor. Kemer daha fazla sıkılıyor. Yunanistan kısır bir döngü içinde.
BONO ALMAKLA OLMUYOR
İspanya ve İtalya’ya yönelik Avrupa Birliği’nin bir planı yok. Genel havaya bakılırsa, “Bu ülkelerin borçlanma faizleri bir şekilde düşürülebilse, sorun yok“ yaklaşımı hâkim. 1990’lı yıllarda Türkiye’de de böyle bir hava hâkimdi. Bu yaklaşım hiçbir zaman başarılı olamadı. Başarı, 2000’li yılların başında bütçe dengesinde kalıcı önlemler alındığında, Merkez Bankası ile bütçe açığı arasındaki ilişki koparıldığında geldi. Avrupa’da şimdi bunun tam tersi yapılıyor. Bütçe açığı konusunda kalıcı önlemlerin alındığından söz etmek çok mümkün değil.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.