Geçen hafta eşimle birlikte, Fransa’da yedi gün süren bir Ron nehri gezisine katıldık.
Gemiye Marsilya yakınlarında bir liman kasabasından bindik. Gezi, Fransa’nın ikinci büyük kenti olan Lyon’dan 120 km uzaktaki Şalon kasabasında sona erdi. Daha önce benzeri bir geziyi Almanya’da Ren nehri üzerinde yapmıştık. O gezi İsviçre’nin Basel şehrinde başlamış, Hollanda’nın Amsterdam şehrinde sona ermişti. Nehir gezileri sırasında gemi, ya nehrin kaynağına doğru, yani yokuş çıkarak, ya da denize döküldüğü yere doğru yani yokuş aşağı gidiyor. Ancak nehir gemisi hep “düz” seyrediyor. Çünkü iniş ve çıkışlar İngilizce’de “Lock” tabir edilen akarsu kapanlarıyla sağlanıyor. Nehirleri bir nevi “deniz otoyolu” haline getiren bu su kapanları aslında, “biri yukarıda, diğeri aşağıda iki kapaklı havuz”lardan başka bir şey değil. Nehir gemisi yukarıdan aşağı gidiyorsa, havuza yüksek seviyeden giriyor. Alt taraftaki kapak açılınca su seviyesi düşüyor, gemi de asansörle iner gibi düşük kota alçalıyor. Nehrin membaına doğru giderken de tersi işlem yapılıyor. Lock’lar düzensiz suları düzene koyan insan zekâsının müthiş bir buluşudur.
TARIMI GELİŞMEYEN SANAYİLEŞEMİYOR
Gezi sırasında, gemi az gidiyor, çok duruyor. Durduğu yer de pek tabii bir yerleşim merkezi oluyor. Orada karaya çıkılıyor. Yolcular önce yaya olarak kasabayı geziyor, sonra otobüslerle dağ bayır dolaştırılıyor. Fransa kırlarının bize bir resmini yap derseniz, size şunları anlatırım. Her yanınız, göz görebildiğince üzüm bağları, meyve ve sebze bahçeleri, ayçiçeği ve mısır tarlaları ile çevrili bereketli topraklar. Sonra otlaklar geliyor ekrana.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.