Dünyada gözler Avrupa ekonomisine çevrilmiş durumda. Bilhassa fiilen iflas eden ama kağıt üzerinde iflası açıklanmayan Yunanistan için eylül ayına yönelik spekülasyonlar yapılıyor. Öte yanda İspanya ve İtalya’nın ayak sesleri duyuluyor.
Bir tarafta ekonomileri son derece bozuk olan ve cambazı gösterirken, kendisini gözden kaçırtan ABD ve İngiltere olsa da, Avrupa Birliği’nin tüm çöküşünün önlenmesinde Almanya’ya umutların bağlandığı ve bu ülkenin de sıkıntı içinde olduğu gerçeğini ortaya koymak gerekiyor.
Ekonomik alanı salt IMF’ye dolayısıyla ABD’ye bırakmak istemeyen Avrupa Birliği, hepinizin malumu olduğu üzere Avrupa Kurtarma Fonu’nu oluşturdu. Buradan sağlanan kaynakla, ülkelerin krizlerinin ötelenmesi sağlanmaya çalışılıyor. Bunun altını çiziyorum: düzlüğe çıkması değil, bu ülkelerin kağıtlarını elinde bulunduranların durumu kurtarması için ötelenmesi söz konusu.
Fakat oyun büyük oynanıyor. Yılları sair gelişen kur savaşları ve akabinde karşılıklı hamleler yeni bir boyut kazandı. Son olarak Amerikan menşeili Moody’s derecelendirme kuruluşunun hamlesini önemsemek gerekir.
Moody’s, Avrupa Kurtarma Fonu’nu izlemeye alırken görünümünü de istikrarlıdan olumsuza çevirdi. Yani kurtarma gemisine uyarı yollu bir torpido gönderdi. Geminin batmasına neden olmasa da, hasar görmesine ve kredibilitesine etki edeceği açık.
Moody’s bununla da yetinmedi. Geminin amirali Almanya’yı da hırpaladı. Almanya’da aralarında Berlin’in de bulunduğu 6 eyaletin kredi güvenilirliklerini olumsuza düşürdü. Derecelendirme kuruluşları üzerinden yapılan bu savaş önümüzdeki süreçte daha da kızışacağa benziyor. Benzer bir açıklamanın yakın gelecekte ABD için de yapılması kimseyi şaşırtmamalı.
Lakin biz burada kendimize dönüp bakmalıyız. Bugün Ulusal Kanal’da yaptığım Ekopolitik programına konuk olan Türk-Alman Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen, kısa süre önce geldiği Almanya’nın sokaklarındaki durumu tek kelimeyle özetledi: Mutsuzluk…
Şen’in aktardığı bilgilere göre tüketim yapmayan ve tasarrufa yönelen Avrupalılar, emeklilik yaşının yükselmesine dikkat çekerken ‘acaba emekli olduğumda maaş alabilecek miyim’ endişesi taşıyorlar.
Önümüzdeki süreçte üç parçalı bir AB yapısı ortaya çıkacağını vurgulayan Prof. Dr. Faruk Şen tespitini de net ortaya koyuyor: Türkiye bundan etkilenecek. Nitekim son 6 ayda azalan ihracat bunun göstergesi.
Turizm gibi cari açık ilacı sayılan sektörün üzerine gelecek olumsuzluklara tekstilin de ekleneceğini öngörüyor. Şen, latifeyle karışık bu işten tek kârlı çıkacak olanın fiyat nedeniyle Almanya’daki dönerciler olduğunun altını çizerek, olayın vahametini de tasvir ediyor.
Şimdi bu saatten sonra bize düşen AB Bakanı Egemen Bağış’ı engellemek… Anlamsız şekilde ‘AB’yi biz sırtlarız’ gibi bir aymazlığın içindeki Sayın Bakan’a durumu şöyle özetlemek gerekiyor:
Çok lüks bir restoranda sizinle hiç ilgisi olmayan bir başkasının vurdumduymazca yediği pahalı bir yemeğin parasını, gırtlağına kadar borca batmış ve bankadan haciz yemeye hazırlanan kredi kartınızla ödemeye kalkıyorsunuz. Adama sorarlar: Neden?
Kurtarma gemisi bile su alan bu Titanik’e niye atlamaya çalışıyorsunuz? Siz, kimden tarafsınız?
bu hükümeti anlamak imkansız zaten.bunların kafası tamamen avrupaya karşıyken bir yandanda kıçımızı yırtıyoruz ekonomisi batmış AB girmek için. o halde bile adamlar ayak sürüyor türkiyeyi almamak için.demokrasisi olmayan basını bitmiş,en ufak muhalif olarak başını kaldıranın hapse atıldıgı,yargısı adamına göre karar veren, yalakalık ve yandaşlıgın pirim yaptıgı İSLAMİ BİR ÜLKEYİ İÇİNE ALIRMI.kesinliklikle hayır.adamlar sizinle evlenmiyelim ama DOST HAYATI yaşayalım mantıgındalar.ama bu hükümet AB YE girmek için kendi dini inanışlarına aykırı olan ZİNAYI KALDIRMADILARMI. BUNLARDAN HER ŞEY BEKLENİR .VATAN TOPRAGINI PEŞKEŞ ÇEKMEK DAHİL.ALLAH BUNLARA İNANIPTA OY VEREN MİLETE AKIL FİKİR VERSİN DİYECEM AMA ÜMİDİM YOK.bilinen bir sona dogru hızla ilerliyoruz.görünen gün ışıgı degil TRENNNNNNNNN.