Ekonomide hiçbir sorun herhangi bir analizde ima edildiği kadar basit değil. Hiçbir sorunun çözümü de göründüğü kadar basit olamaz. Kur-enflasyon açmazı da basit bir sorun değil ve tek bir nedene de bağlanamaz. Çözümü de zaman isteyen ve konuya topluca bakmayı gerektiren nitelikte. Ama, konuyu daha anlaşılır yapabilmek için bazı basitleştirmeler gerekiyor.
Paramız deÄŸer kazandığında, Türkiye ekonomisi büyüme sürecine giriyor. Kurlar fırladığında, büyüme düşüyor, hatta küçülme söz konusu oluyor. Fırlayan kurlar enflasyonu azdırıyor. Bir süre sonra fırlayan kurlarla kazanılan rekabet gücü yeniden kaybediliyor. Åžimdi böyle bir dönem yaşıyoruz. Bu geliÅŸmelere bir önceki yazıda ÅŸu teÅŸhisi koymuÅŸtuk. “Finansal piyasalarda istikrarı saÄŸlayabilecek döviz kuru geliÅŸmeleri Türkiye ekonomisinin rekabet gücünü koruyabilecek döviz kuru geliÅŸmelerinin altında kalıyor” demiÅŸtik ki, bunun baÅŸta gelen nedenlerinden biri “geçmiÅŸte yaÅŸanan çok yüksek enflasyonun ekonomik birimlerin finansal yatırım tercihlerini çarpıtmış olması.”
ENFLASYON ÇOK OYNAK
Finansal istikrar döviz kurlarında istikrar istiyor. Dövize yatırımın Türk Lirası cinsinden belli bir dönemde TL yatırımlarından daha fazla getiri getirmesi finansal istikrarı tehdit ediyor. Dolayısıyla, döviz cinsinden yatırımların, yatırımcıları döviz yatırımlarından caydırabilecek boyutta daha az getiri getirmesi ancak döviz kurunun enflasyonun altında değişmesiyle mümkün oluyor. Böyle bir denge ekonomik büyümeyi ateşliyor. Neden?
Böyle bir dengenin oluşması ancak yurtdışından döviz girişi ile mümkün oluyor. Yurtdışından gelen dövizler ekonomik büyümenin kaynağı oluyor. Büyüme için böyle bir kaynağa ihtiyacımızın olmasının nedeni yurtiçindeki tasarrufların yetersizliği.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.