Bu ülkede ifade özgürlüğünü artırdıklarını söyleyerek sağa sola caka satanlar, basının içinde olduğu hali nasıl biliyorlarsa, piyasalarda işlerin iyi gitmediğinin de bal gibi farkındalar. Fakat icraat seviyesi salt algı yönetimi seviyesine düştüğünden kendilerine bile ‘kral çıplak’ diyemiyorlar.
Piyasalardan algıladıkları kumarhane ve çevrelerindeki belli bir zümre olduğundan sarayın içine izole olmuş padişah misali sokaktaki ahalinin halini yok sayıyorlar. Bu konuda serzenişte bulunana da idamın kalktığı ülkede darağacını gösteriyorlar.
Yaratılan korku imparatorluğunun boyutları o kadar genişledi ki, esnaf, KOBİ hatta büyük sanayici bile işlerin yolunda gitmediğini dile getiremiyor. Ülkede ana muhalefet partisiyle basın önünde konuşmaktan korkacak seviyeye gelen Türk özel sektörü, medyanın serzenişlerini dile getiremeyeceğini bildiği halde önlem almayı da göz ardı edemiyor.
Bununla birlikte çok iyi gittiği söylenen ekonomide, yönetim sıcak para peşinde savaş tamtamlarına eşlik ederken, bir yandan ‘gelir vergisine’ yönelik düzenleme yapmaya hazırlanarak, daha acı bir reçetenin hazırlığı içine giriyorlar.
Oysa düştüğü söylenen ama geçen seneki hedeflerin bile ötesinde durması beklenen cari açıktan kamu alacaklarının tahsilâtına kadar sıkıntı her yerde bas bas bağırıyor. Tahakkuk eden ama ödenemeyen alacaklarla, kayıt dışına gözlerini yumup, dolar milyarderlerini yok sayıp, mükellef olan kümesteki kazlara tehdit içeren yazılar gönderiyorlar.
İnsanlar sokakta ya yaptığı işin parasını alamıyor ya da iş yapamıyor durumda ama tınlayan yok. İnsanlar sokakta iş bulamıyor ama borç batağındaki tarım üzerinden işsizlik rakamlarını düşürüyorlar, sonra da buna inanılmasını istiyorlar.
Köle fiyatlarına çalışan fotoğrafı ortadayken insanların aylarca bu maaşlarını bile alamadığını bilip, bu gerçek sanki yokmuş gibi davranıyorlar. Salma vergilerle tiran misali haraca dönen paraları toplayıp, civarlarına ulufe dağıtmaktan da geri kalmıyorlar.
Ama o suskun, o sesi çıkmayan özel sektör gerçekleştirdiği performansla zaten alarmını veriyor. İstanbul Sanayi Odası’nın her yıl açıkladığı ilk 500 firmanın sonuçları da bunun kanıtı niteliğinde. Türkiye’nin ihracatından üretimine kadar dinamosu niteliğinde bu ilk 500 sanayi kuruluşunun yüzde 25’i 2011 senesinde zarar yazdı.
Bu kulvarda kamu kurumlarından ülkenin holdinglerine kadar üst tabaka firmalarının olduğunu düşünürseniz bu rakam çok şey anlatıyor. Fakat özel sektör susmaya devam ediyor. Çünkü korku dağları aşmış vaziyette. Üst düzey bir yöneticinin bana ifade ettiği gibi ‘korkudan son yılların en büyük durgunluğunu ve gizli krizini kimse dillendiremiyor.’
Neden? Hem maliye kapıda hem de zaten aksi bir şey söyleyene bu ülkede terörist yaftası yapıştırmak için hazır bekleyenler var. İlanlarla iktidarlara sesini duyuran TÜSİAD bile dilini yutmuş vaziyette. Basın mı? Son sözüm özgür olduğu söylenen basına:
‘Artık işinizi yapın. Medya değil, basın olduğunu ve mesleğinizin bir namusu olduğunu hatırlayın. Çünkü gün gelip bu milletin yüzüne utancınızdan bakamayacaksınız.’
bencede açıklanan enflasyon dahil tüm rakamlar yalan.yunanistanda yalan yanlış rakamları yıllarca açıkladı ne oldu.şu an batık ülke .hangi rakam işlerine geliyorsa üç aşagı beş ukarı aynısı çıkıyor.kimsede bir kaç delikanlı medyatik olmayan ekonomist hariç hiç biri çıkıpta bunlar dogru degil diyemiyor.niye işinden olur ,üniversiteten atılır, başına bin türlü iftira gelebilir.herkes sütre gerisinde tam siper yapyıor.bir ölüm sessizligidir gidiyor. nereye kadarrrrrrrrrrr :?: :?: :?: :?: :?: :?: