Geçen haftanın sonuna doÄŸru haber akışı Avrupa’yı bir kez daha gündeme taşıdı. Hemen baÅŸtan söylemek istiyorum. GeldiÄŸi noktada Avrupa BirliÄŸi sorununun artık iktisadi bir mesele olmaktan çıkıp, siyasi çekiÅŸme ürünü haline geldiÄŸi gibi bir kanaat taşıyorum. Avrupa’nın başına bir ÅŸeyler gelecekse bunun yaÅŸanan örtük siyasi çekiÅŸme nedeniyle olacağını düşünüyorum.
Avrupa ekonomisi, daha da önemlisi Euro alanı çökmek üzereyken bütün bunları nereden çıkartıyorsun diye sorabilirsiniz. Bu sorunun durumu doğru kavrayan bir soru olduğunu sanmıyorum. Zaten beni Avrupa sorununun iktisadi olmaktan çıkıp siyasi kimlik kazandığı görüşüne iten de bu soru işte. Artık saymaktan vazgeçtim, ama herhalde iki yılı aşkın süredir Avrupa ekonomisinin çökeceği, Birliğin dağılacağı gibi değerlendirmeler ısrarla gündemde tutuluyor.
Farkındaysanız, şöyle durum biraz gevşeyip, Avrupa sorunu biraz geri plana kayıyor gibi olsa birileri hemen başlıyor döktürmeye. Euro çöküyor, Avrupa Birliği dağılıyor söylemleri kaplıyor ortalığı. İşte bu defa olacak diye telaşa kapılıyor, hep beraber kasılıyoruz ve başa dönüyoruz. Farkındaysanız gönüllere korku veren öngörülerin hiç biri gerçekleşmiyor.
*Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *
Gelin şimdi biraz sorgulayalım. Bugünün küresel ekonomisinde her şeyin her yere kolayca bulaştığını biliyoruz. Beklentilerin fevkalade kırılgan hale geldiği malum. Güneyde bir kelebeğin kanat çırpmasının pekala kuzeyde kriz üretebildiği de biliniyor. Böyle bir dünyada sürekli olarak çökecek diye değerlendirilen, hep çöküyor gözüyle bakılan ama olduğu gibi yaşayıp giden bir ekonomi örneği var mı? Bana kalırsa yok.
Her an dağılma olasılığı olduğu söylenen bir iktisadi entegrasyonun bunca süre çöktü-çöküyor muhabbetine dayanıp, varlığını sürdürme şansı olur mu? Bana kalırsa olmaz.
Bu soruların doğru cevaplarını bilmek bir marifetimidir? Bana kalırsa değildir.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.