Finansal piyasalar, küresel ekonomideki olumsuz gidişatı görmezden gelmekte ve mevcut düzeylerini korumakta zorlanıyor. Gelişmiş ekonomilerden sonra gelişmekte olanların da durgunlukla tanışmaya başlaması hareket yeteneğini daraltıyor. Tarihi düşük düzeylerde gezinen kısa vadeli faizlere ve aşırı gevşek para politikası uygulamalarına rağmen durgunluğun yaygınlaşıyor, kredi kalitesi geriliyor ve faaliyet gelirleri daha da bozulan rekabet koşulları nedeniyle azalmaya devam ediyor. Durum böyle olunca beklentileri yapay bir şekilde yönlendirerek günü kurtarmanın giderek imkansızlaştığını, risk alma isteğinin dalgalı bir şekilde gerilemeyi sürdüreceğini dikkate almak gerekiyor.
Geçtiğimiz hafta genelinde piyasalar bir önceki haftada olduğu gibi bant içinde yatay bir salınım sergiledi. Merkez bankalarına ilişkin beklentilerin eyleme dönüşmesi umulan spekülatif iyimserliği yaratamadı. Çin, İngiltere ve Avrupa Merkez bankaları kısa vadeli faizleri gerileterek ekonomilerini uyarmaya, durgunluğun derinleşmesini önlemeye kredi verme isteğini artırmaya çalıştılar. Başka bir deyişle sorunların ağırlaşma hızını düşürmek ve günü kurtarmak yönünde çaba harcadılar. Sıkıntının daha önce yaşanmış aşırılıklarla ilişkili olabileceğini ve bunları zorlayarak ancak sorunların ağırlaşabileceğini görmek ve düşünmek istemediler.
2000’li yıllar boyunca gerek tüketim, gerekse yatırım cephesinde aşırılıklar konusunda sürekli yeni rekorlar kırıldı, menkul ve gayrimenkul ÅŸeklindeki varlık deÄŸerleri balonlaÅŸtı. Tüm bu aşırılıklar gevÅŸek para politikaları ve spekülatif dürtülerle desteklendi. Bu süreçte rekabet koÅŸullarının bozulması, sorunlu kredilerin artması gibi olumsuzluklar görmezden gelindi. Emtia fiyatlarında yaÅŸanan yükseliÅŸlere paralel olarak talep teklemeye baÅŸlayınca durum deÄŸiÅŸti; ağırlaÅŸan sorunlar ve büyüyen dengesizlikler küresel kredi krizi ile birlikte açığa çıktı. Çöküşü önlemek adına para politikaları iyice gevÅŸetildi ve geliÅŸmekte olan ekonomilere daha çok yüklenildi. Ama olmadı! Küresel talep daha yüksek düzeylere çıkamıyordu ve uzun süreli bir durgunluÄŸun yaÅŸanması kaçınılmaz hale gelmiÅŸti.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.