Not artışı beklentisine dair…


Son zamanlarda zaman zaman negatif ayrışmalar da yaşansa da İMKB’nin yurtdışından genelde pozitif ayrışma yaşadığı bir süreç yaşıyoruz. Yurtdışı ile korelasyonumuz ise en az gördüğümüz durum. Bu süreçte Suriye ile savaşın eşiğine gelindiği anlarda bile İMKB güçlü görünümünü korumayı bildi. Bu güçlü görünümün ardında, yeni bir not artırımı geleceği beklentisinde olanların alımları da var, bankaların BASEL 2 kriterlerine uyumda sıkıntı çekmeyeceği ve bankaların bu süreçten daha da güçlenerek çıkacağını bekleyenlerin alımları da. Beklentiler güçlü olunca alımlar da güçlü oluyor ve özellikle Euro Bölgesi’ndeki krize rağmen İMKB önemli dirençlerini bir bir aşıyor. Peki bu durum sürdürülebilir mi? Elbette belirli bir noktada yurtdışı piyasalarla korelasyon yeniden sağlanacaktır. Fakat denge seviyesi İMKB için biraz daha yukarıda kalabilir. Yani İMKB bu korelasyonu sağlamak için kazanımlarının hepsini vermek zorunda değil.

Gelelim pozitif ayrışmaya neden olan ana etken olan not artışı haberlerine. Türkiye’nin hakkettiğinden daha düşük kredi notuna sahip olduğunu artık kabul etmeyenimiz yok sanırım. Dün Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK’in Fitch’in not artırması sürpriz olmaz açıklamasına da bu bağlamda bakmak gerekir diye düşünüyoruz. Yani not artışı hiç birimiz için sürpriz olmayacaktır. Fakat bu açıklama notumuz bugün yarın artırılacak anlamına da gelmeyebilir. Bu nedenle bu haberlere temkinli yaklaşmak gerektiğini düşünüyoruz. Neden not artışının Fitch’ten beklendiğine gelince, S&P 1 Mayıs tarihinde Türkiye’nin uzun vadeli döviz cinsi kredi notunun görünümünü pozitiften durağana çekerek yakın bir zamanda not artışı olmadığının mesajını vermişti. Ardından 20 Haziran’da Moody’s uzun vadeli döviz cinsi kredi notunu bir kademe artırarak yatırım yapılabilir seviyenin bir kademe altına taşımış, görünümü de pozitif yaparak, ilerleyen dönemde (tahminimizce 6 ay içinde) işler yolunda gitmeye devam ederse Türkiye’yi yatırım yapılabilir ülke seviyesine çıkarabileceğinin mesajını vermişti. Fitch ise en son 23 Kasım tarihinde, 24 Kasım 2010 tarihinde BB+ (pozitif) olarak verdiği notta revizyona gitmiş ve görünümü durağana düşürmüştü. Fitch’in uzun süredir notta revizyon yapmamış olmasıyla birlikte ekonomideki görünümün de Kasım 2011’den sonraki süreçten daha iyiye gitmesi Fitch’ten olumlu bir adım beklentisini arttırdı. Hatırlanacak olursa 2011’in Kasım ayında Euro Krizinin sert etkileri ve Türkiye özelinde cari açığın ve enflasyon tehdidinin artmış olması, bunun yanında Türkiye’nin dış finansman bulmakta zorlanacağına dair beklentiler Fitch’in görünümde yaptığı negatif revizyonun sebepleriydi. Bu tarihten sonra alınan önlemler sayesinde cari açıkta çok ciddi iyileşmeler sağladı. Benzer görünüm, emtialarda yaşanan fiyat düşüşleriyle enflasyon rakamlarında da oluştu. Bunun yanında Türkiye’nin en zor zamanlarda dahi dış finansman bulmakta zorlanmaması Fitch’in bu endişelerini gidermiş olabilir. Bu nedenle Fitch’in ilerleyen günlerde bir not artışı yapması ya da görünümü yeniden pozitife çekerek Türkiye’yi not artışı için izlemeye alması sürpriz olmaz diye düşünüyoruz. Buna karşın, not artışında sadece ekonomik verilerin baz alınmadığı da bir gerçek. Özellikle Suriye ile olan gerginlik ve savaş söylemleri siyasi riski artıran bir unsur. Fitch, görünümü pozitife çekmek ya da Türkiye’yi yatırım yapılabilir ülke seviyesine çıkarmak için bir süre daha gelişmeleri takip etmek isteyebilir. Burada kısa bir bilgi notu vermekte fayda var. Türkiye 1990 yılında uluslararası piyasalardan borçlanmaya hazırlanırken S&P ve Moody’s’ten kredi derecelendirme talebinde bulunmuş ve 1990 Temmuz’unda S&P’den BBB, Moody’s’ten ise BAA notu alarak yatırım yapılabilir ülke seviyesinde notunu almıştı. S&P 1993 Mayıs’ında bu notu BB seviyesine düşürerek, Ocak 1994’te de Moody’s Ba1 seviyesine düşürerek Türkiye’yi yatırım yapılabilir ülke seviyesinden çıkarmıştı. O tarihten itibaren de Türkiye bir daha yatırım yapılabilir ülke notunu alamadı. Şimdi yeniden bu kritik seviyelere gelinmiş durumda. Fitch’in bu yönde atacağı bir adım Türkiye sermaye piyasaları için de bir dönüm noktası oluşturabilir. Bu nedenle bu kurumlardan birinden gelecek döviz cinsinden uzun vadeli yatırım yapılabilir ülke notu Türkiye için oldukça kritik öneme sahip. Bu noktada bir hatırlatma daha yapmakta fayda var. Türkiye’nin 90 yılların başında aldığı yatırım yapılabilir notun birkaç yıl sonra yeniden yatırım yapılabilir seviyenin altına indirilmesinde 91 yılında başlayan Körfez Krizi ve ardından devam eden finansal krizlerin de etkisi büyük olmuştu. Bunu belirtmemizin sebebi, yatırım yapılabilir ülke arifesinde olan Türkiye için benzer riskin bu sefer Suriye üzerinden geliyor olması. Ayrıca global ekonomide 90’lı yıllardakine benzer bir görünüm de Avrupa kaynaklı kriz. Avrupa krizi belki de tek başına Türkiye’nin yatırım yapılabilir ülke olmasına engel değil. Türkiye özellikle dış ticaretinde yaptığı çeşitlendirmeler sayesinde Avrupa’ya bağlılığını büyük oranda hafifletmiş durumda. Buna karşın Suriye’ye olacak bir müdahale doğrudan Türkiye’yi etkileyebilecek bir unsur.  Bu nedenle not artırımı da dahil önümüzdeki dönemde piyasaların beklediği daha doğrusu beklemek zorunda olduğu en büyük gelişme bizce Suriye meselesi. Suriye konusunda ise dönüşü olmayan bir yola girilmiş durumda. Suriye’de Esed yönetimi devrilmeden suların durulma ihtimali ise bizce çok düşük. Bu nedenle bizce not artışının önündeki en büyük engel de burası. Fakat buna rağmen yeni bir not artışı gelirse kimsenin de şaşırıp, bu da nerden çıktı diyeceğini zannetmiyoruz. Özetle Türkiye’nin notunda yeni bir artış olabilir, buna biz de şaşırmayız. Fakat notu artırmak için Suriye konusundaki gelişmeleri beklemek sanki daha makul gibi geliyor. Yine de son karar kredi derecelendirme kuruluşlarının olacak, olası bir artışı Türkiye adına memnuniyetle karşılarız. Bölgesinde yeni sorunlarla karşı karşıya kalmazsa Türkiye’yi, sadece yatırım yapılabilir ülke seviyesine çıkmak da kesmez, devamı gelir diye düşünüyoruz. Umarız bu yönde gelecek haberler piyasanın geneline aynı anda ulaşır ve etkin piyasa hipotezi bir kez daha zarar görmez. Küçük yatırımcı için not artışı kadar bunun da önemli olduğunu düşünüyoruz.

Üzeyir DOĞAN / Araştırma Müdürü
MARBAÅž Menkul DeÄŸerler
[email protected]
Telefon: (0212) 286 30 00

“Not artışı beklentisine dair…” ile ilgili 1 yorum

  1. peki israele ne demeli.
    etrafında heran patlayacak savaş ihtimaline rağmen notları artmış..
    çin..doÄŸru dürüst demokrasisi yok…ama not mot dinleyen yok..habire yatırım alıyor..

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir