Dünyada etkin olma mücadelesinin doğu ile batı arasında kızıştığı bir süreçten geçiyoruz. Her ne kadar olaylar siyasal kulvarda gözükse de hepsinin temelindeki ekonomik gerekçeler, ana sebebi oluşturuyor.
Nitekim BRICS toplantısıyla G20 zirvesinin aynı anda gerçekleşmiş olması, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün Rusya ve Çin ekseninde gelişirken, Avrupa Birliği içinde ekonomiyi ayakta tutma kaygısının artması, sözde demokrasi uğruna Kuzey Afrika’da yaşananların aslında bir Akdeniz mücadelesi olma özelliği ve Suriye eksenli Ortadoğu zorlamaları hep ekonomik güç dengesi üzerinden oynanan bir savaşın kanıtlarıdır.
Avrasya oluşumuyla, klasikleşmiş finansal gücü yöneten batı ekonomilerinin küresel bankerleri de arkasına olarak gerçekleştirdikleri operasyonun engellenmeye çalışmasının ana başlıklarından birini de enerji oluşturuyor.
Rusya’nın doğalgaz, Çin’in üretim gücüyle ve İran’ın petrol ile nükleer üzerinden yürüttüğü kavgayı iyi okumak gerekir. Çünkü süreç içinde Rusya’nın ve Orta Asya ülkelerinin oluşturulan hatlarla doğalgaz ile petrol kaynaklı enerji nakil hatlarını yönetmesi önemli bir detaydır. Rusya’ya göbekten bağlanan bir Avrupa gerçeği, yoldaşlarını saf dışı bırakarak bu ülke ile direkt hat döşeyen Almanya’nın manevrası hep geleceğin ekonomilerinde enerji üzerinden güçlü olmanın uğraşısının neticesidir.
Bu süreçte Rusya, bilhassa Gazprom ile çok ciddi bir avantaj yakalamış durumda. Gelecekteki stratejinin de bu nokta ile Rusya’nın ve yanındakilerin lehine döneceği kuvvetle muhtemel gözüküyor. Peki bu oyun bağımlılık üzerinden bitti mi? Burada kimsenin hesap etmediği teknolojik gelişmeler ve kaya gazı kartı devreye sokulmak için doğru zamanı bekliyor.
Kaya gazına geçmeden önce ABD’nin sessiz sedasız üzerinde çalıştığı üç önemli başlığa bakmak lazım. Pentagon sponsorluğunda ABD’nin himayesinde NASA ve Amerikan MIT tarafından yürütülen elektriğin depolanması, enerjinin kablosuz nakli ve cisimlerin ışınlanması proje olmaktan çıkıp, gerçekleşti. Sadece henüz maliyet bazında endüstriyel hale getirilemedi ya da çıkış noktasını bekliyor.
Bunlar ortaya çıktığında dünyada çok farklı bir ekonominin ve bağlantılı olarak gelir kurgusunun oluştuğuna şahit olacağız. Ve muhtemelen Gazprom üzerinden yürütülen stratejiye darbe vurmak amacıyla sırası bekletilen kaya gazı meselesi…
Bu konuda çıkan haberlerdeki detayları paylaşmak isterim. ABD’yi gaz ihracatçısı konumuna getirecek kaya gazının (shale gas) Gazprom’un tahtını sarsacağı ve fiyatların yarı yarıya düşmesine yol açacağı iddia ediliyor. Sberbank Başekonomisti Kseniya Yudayeva ve ekibi tarafından hazırlanan raporda, Gazprom’un 2016’da Avrupa’dak payını önemli ölçüde kaybedebileceğine dikkat çekiliyor. Detayı bire bir aktaralım:
“Raporun dayanak noktası, son 10 yılda ABD’de geliştiren ve hızla verimli hale gelen “kaya gazı” yüzünden yakında ABD’nin “tüm dünyayı gaza boğacağı”, sıvılaştırılmış kaya gazını tankerlerle satacağı ve Gazprom’un pahalı gazını Avrupa’nın satın almaya ihtiyacı kalmayacağı yönünde.
Şu an Avrupa pazarının yüzde 27’sini elinde tutan Gazprom’un, kaya gazı karşısında sert fiyat kırmaktan başka çaresi kalmayacağı iddia ediliyor. Ayrıca daha ucuz maliyet nedeniyle Rusya’nın kendisinin de “kaya gazı” arayışına girebileceği vurgulanıyor.
Gazprom ise kaya gazının rekabet yaratmayacağını, maliyetinin yüksek olduğunu savunuyor. Ancak bazı uzmanlar, kaya gazının dünyadaki pazar payının son 10 yılda sıfırdan yüze 29’a çıktığını savunarak Gazprom’u uyarıyor. Bu sayede sıvılaştırılmış gaz üretiminin de arttığı vurgulanıyor.”
Yine bir başka haber de Türkiye’nin de bu konuda yüzünün güleceğine işaret ediyor: “Gazdaş Trakya Bölge Müdürü Tamer Akaslan, Türkiye’de yaklaşık 2 trilyon metreküp kaya gazı olduğunu, bunun 40-50 yıllık ihtiyacı karşılayabileceği belirterek, ‘TPAO tarafından yoğun şekilde kaya gazı çıkarma çalışmaları sürüyor. Artık, kaya gazından doğal gaz üretimine başlanıyor’ dedi.”
Akaslan’ın altını çizdiği bir başka bilginin de ABD’de kaya gazının keşfedilmesiyle ABD borsasında doğal gaz fiyatları yarı yarıya düştüğüne ilişkin olduğunu da aktaralım. Son yıllarda petrol ve doğalgazın alternatifi olarak adından söz edilen kaya gazı, kayaçların gözeneklerinde yer alan küçük miktardaki doğal gazlardır.
“Dünyada 2010 sonuna kadar kaya gazı bulmak için 15 bin 500 kuyu açıldı. Açılan kuyuların sadece onbinde beşi kadarı ABD dışı ülkelerde. ABD’nin ise son on yılda yaptığı çalışmaların sonucunda, Teksas’ta 2010 yılında 51 milyar metreküp doğalgaz ürettiği biliniyor. Bu rakam Türkiye’nin bir yılık doğalgaz tüketiminden (43 milyar metreküp) fazladır.
Kaya gazı kuyusu açmak için uzay teknolojisine ya da atomu parçalamaya gerek yok. Mevcut teknoloji ile dikine veya yatay olarak açılacak olan kuyularla, kayalar arasına sıkışmış olan gazı basınç kullanarak yeryüzüne çıkarmak mümkün olabiliyor. Kaya gazı çıkarmanın maliyetinin normal petrol ve doğalgaza göre yüzde 50 daha fazla olduğu biliniyor.”
Minimum bin metrenin üzerinde kayalarda bu gaz mevcut. Kayaların kontrollü çatlatılması ile çıkarılıyor. Ve iddialar şu an ABD’nin 500 yıllık rezervi olduğuna ilişkin. Sözün özü şu: Enerji üzerinden dengeler yeniden kurulurken, ‘ABD bitti’ yanılgısına düşmek hata olur.
Bir gün ortaya çıkıp, kozunu ortaya koyup mevcut stratejiyi ve dengeleri alt üst edebilir. Yani oyun bitmedi. Rusya’nın ve onu destekleyen Avrasya bloğunun da bugünden bu gelişmelere hangi yanıtı vereceğini bilmek mümkün değil. Ama bizi ilgilendiren yanı Türkiye’nin bir an önce başlattığı kaya gazı çalışmalarına ağırlık vermesi gerektiğidir. Cari açıktan tam bağımsızlığa kadar birçok detay için bu unsur önemli.