Derinlemesine bir araÅŸtırma yapmadım, ama herhalde “çek yasası” olan dünyadaki tek ya da sayılı ülkelerden biriyiz. Çek ile senedi birbirine karıştırıp garip bir finansal araç yaratıldı. Åžimdi, bu iki farklı finansal aracı bir türlü birbirinden ayıramıyoruz. Ayıramadığımız için “ödemeler sistemini” çok büyük bir risk altına sokuyoruz.
Çek, bir hesap sahibinin hesabı bulunduğu bankaya hesabından belli bir miktar parayı bir başka kişi ya da kuruma aktarması için verdiği ödeme emridir. Dünyanın her tarafında çek tanımı budur. Bu açıdan, çek ile banka kartı (debit kart) arasında hiçbir fark yoktur.
Senet ise bir borçlanma aracıdır. Senet, bir mal ya da hizmet satın alan bir ekonomik birimin satıcıya belli bir bedeli belli bir tarihte ödeyeceğine yönelik bir taahhüttür.
ÖDEME VE BORÇLANMA
Bu tanımlardan yola çıkarak bu iki finansal aracın sahip olması gereken bazı özelliklerini sıralayabiliriz:
Çek bir ödeme emri olduğuna göre, çekin sahibi banka değil, bankada hesabı olan müşteridir. Bizde bunun tam tersi. Çek bankanın malıdır.
Çek, ödeme emri verildiÄŸi tarihte (çekin imzalandığı tarihte) geçerlidir. Yani, “vadeli çek” diye bir kavram çek tanımına aykırıdır. Bir baÅŸka kiÅŸiye ait çekin üzerinde yazılan isim (lehtar) çekin karşılığını istediÄŸi zaman bankadan tahsil edebilmelidir. Bizde çekin üzerinde yazılı tarihe kadar çekin keÅŸide edilme olanağı yoktur. Bazı ülkelerde ise çekte belirtilen tarih üzerinden belli bir süre geçmiÅŸse (örneÄŸin 3 ay), çekin geçerliliÄŸi ortadan kalkar.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.