Bir ara verip, derin bir nefes alıp tekrar İstanbul ile buluşmak güzel. Dünyada bu kadar güzel bir şehir var mıdır, bilemiyorum ama, gelir gelmez dikkatimi çeken yol boyunca çalışan karıncalar aklıma bir soru işaretini taktı.
Bütün şehir yine çiçeklerle donatılıyor. Hemen hemen her ilde bahar aylarının gelmesiyle beraber başlayan bu faaliyet, görsellik açısından mutluluk verebilir. Fakat ben bu mutluluğun bana ne kadara mal olduğunu merak ediyorum.
Dünyanın her yerinde şehirler yeşil ile donatılır. Çiçekler ekilir, bahçelerin bakımı yapılır, ağaçlar budanır. Bir tarafta ormanları yağmaya açarken, diğer tarafta otoban kenarlarına çiçek ekmek ne kadar samimidir tartışılır ama, bu işin bir de ekonomik boyutu olduğunu düşünmek gerekiyor.
Bilhassa kaldırım yenileme, ulaştırma maliyetleri gibi unsunlar nedeniyle ciddi bir borç altında olduğu bilinen ve kullanılmayan metrobüslere yeşil yeşil dolarları peşinen ödeyen İstanbul için, bir İstanbullu olarak sormak istiyorum.
Daha öncesine gitmiyorum, ki kökeni oraya dayanır, ama ben mevcut belediye başkanı Kadir Topbaş’ın dönemi ile ilgili bazı soruları İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yöneltmek arzusundayım.
Bugüne kadar İstanbul’a çevre düzenlemesi adına görev yaptığınız yıllarda ne kadar çiçek ve ağaç dikimi yapıldı? Bunların ne kadarı her yıl yeniden dikildi, hangi oranda dikilmiş olanların bakım çalışmaları yapıldı?
Çünkü madem çevre konusunda hassasiyet içerisindesiniz, o zaman bunların yılları sair dayanacak olanlarını tercih ediyor olmanız ve elbette dönemsel periyodik bakımlarını yapıyor olmanız normal.
Fakat ben her seferinde yeniden ekime şahit oluyorum. O zaman bu işte bir gariplik yok mu? Daha önceki yıllarda görev yaptığım kanalın önündeki sıradan kaldırımın bir sene içinde beş kez yeniden yapıldığına şahit olduğum için, ister istemez bu soru aklımı kemiriyor.
Bu yapılan çalışmalar için bugüne kadar kaç para harcanmıştır? Bu da cevaba muhtaç bir sorudur. Harcamaların finansmanı hangi yolla ve hangi kaynaklar kullanarak sağlanmıştır? Açıklanan enflasyonun üzerinde sık sık yediğimiz, örneğin ulaştırma zamlarıyla bunların bir ilgisi var mıdır?
Tercih edilen türlerin hangi oranı iç tedarik ile karşılaşmış, yüzde kaçı ithal yoluyla temin edilmiştir? Bu ithal edilen türlerin İstanbul iklim kuşağıyla uyuşma oranı nedir? Bu konudaki bilimsel araştırmalar yapılmış mıdır? İthalat yerine bu bitkiler iç tedarik yoluyla karşılansa maliyet farkı ne olacaktır? Yok yerlisi mevcut değilse, bunların ekimi Hak emri midir?
Şimdi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden bu suallerin yanıtını bekliyorum. Çevreye önem vermek güzel… Çiçekler arasında dolaşmak da öyle… Fakat piknikçilerin üzerinde tepinmesine izin verdiğiniz bu faaliyetin bize faturası ne? Bir de onu görelim.