2012 yılının birinci yarısını bitirmek üzereyiz. Yılın ilk aylarındaki tartışmayı umarım hatırlıyorsunuzdur. Türkiye ekonomisinde büyümenin yavaşlayacağı öngörüsüne bağlı olarak bu yavaşlamanın sert mi yumuşak mı olacağı konusu ciddi bir tartışma ve ayrışma konusu olmuştu. .
Dikkat ederseniz her iki görüşün ortak bir kabulü var. Büyümenin yavaşlayacağı konusundaki ortak görüş bu. 2012 yılında hemen bütün ülkelerde büyümenin yavaşlayacağı genel kabul gören bir öngörü. Biz de benzer bir süreçten geçeceğiz, yavaşlayacağız. Dünyadan ayrışmadık yani.
Dünyada genel bir yavaşlama olacağı öngörülüyor ama yavaşlamanın dozuna ilişkin görüş ayrılıkları burada da var. Genel olarak bakıldığında gelişmiş ülkelerde yavaşlamanın görece daha sert olacağı görüşü hakim. Kimilerinde doz şaşacak, yavaşlama resesyon sınırına dayanacak gibi görünüyor. Avrupa bunun örneği. Gelişmekte olan ülkelerde ise genel olarak yavaşlamanın daha sınırlı ve yumuşak olması öngörülüyor.
Biz malum geliÅŸmekte olan ülkeler grubundayız. Bu grubun genel eÄŸilimine uyup, görece yumuÅŸak bir iniÅŸ yapacağımız söylenebilir. Ancak bunun tersini düşündürecek bazı özelliklerimizin olduÄŸu, bunların bizi geliÅŸmekte olan ülke grubundan ayrıştırabileceÄŸini de gözden uzak tutmamak lazım. Bu tür özelliklerimizin başında Avrupa ile olan iliÅŸki yoÄŸunluÄŸumuz geliyor. Avrupa’nın aÅŸamadığı sorunlarının bizi de aÅŸağıya çekeceÄŸi ve yavaÅŸlama dozumuzu sertleÅŸtirebileceÄŸi düşünülüyor.
*Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *
Kendi adıma Türkiye ekonomisindeki yavaşlamanın yumuşak dozda olacağını düşünüyorum. Bunun için de birkaç nedenim var. Ekonominin son küresel krizden ağır bir yara almadan çıkmış olması bunlardan birisi. Kriz sürecinde bizde de sert bir iniş oldu ama bunun yıllık ölçekteki dozu görece sınırlı kaldı. Dolayısıyla, reel ve finansal alanda ciddi bir kırılma yaşanmadan krizi geçtik. Bunun 2012 yılındaki küresel yavaşlamayı görece yumuşak bir inişle geçmemize önemli bir katkı yapacağını düşünüyorum.
Kriz çıkışındaki büyüme ivmesinin görece yüksek olmasının, 2012’ye de böyle bir hızla girilmesinin yumuÅŸak iniÅŸe destek veren bir etken olduÄŸu kanısındayım.
Nihayet, küresel kriz sürecinin sınırlı bir mali ve parasal genişlemeyle geçilmesinin olası bir sert inişe karşı politika yapıcılarına ciddi bir müdahale marjı bıraktığını düşünüyorum. Bu marj yüksek dozlu bir yavaşlama eğiliminin ortaya çıkması halinde maliye ve para politikalarını gevşeterek bunu göğüsleme imkanı verir. Başka bir deyişle, yavaşlamanın sert inişe dönme eğilimi gösterdiği noktada canlandırıcı önlemleri devreye sokarak yavaşlamayı yumuşatmak mümkün olur. Bir tür büyümeyi yönetme imkanıdır bu. Bir çok ülkede böyle bir imkanın kalmadığı gözleniyor. Büyümeyi yönetebilmek açısından sahip olduğumuz bu avantajın yavaşlamayı yumuşak alanda tutmak açısından etkili olacağını düşünüyorum.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.