Bugün karne günü… Milyonlarca öğrenci karnelerini aldılar ve tatile çıktılar. Elbette onlar bilgilenmek için bir sene boyunca uğraşırken, onlar için iş yapması gereken insanlar da vardı. Peki onların durumu ne? Muhalefeti tek kelimeyle geçelim. Çözüm’den çok iktidarın gündeminin peşinde koştukları ve aslında var olan çözüm önerilerini gündeme taşımadıkları için zayıflar.
Gelelim iktidara… Yani 61. Hükümeti teşkil eden bakanların performansına… Belki karne notu değil ama bir iki cümleyle her birini analiz edelim. Başbakan Yardımcıları’ndan başlayalım. Bülent Arınç: Her konuda bir fikri olmasının yanı sıra, Türkiye’de yaşanan hukuksuzluktan TRT yapılanmasına üzüldü. Sadece üzüldü…
Beşir Atalay: İçişleri Bakanlığı zamanında başlattığı açılımın altında kaldıktan sonra, bu konuda ısrarlı olduğunu söylemeye devam etti. İcraat yok. Bekir Bozdağ: Yıl içindeki performansını ‘aslında Başbakan demek istedi ki’ noktasından öteye götürmedi. Özel Yetkili Mahkemeler’i onaylamadıkların söyleyip, ‘ama bir görevleri var’ diyerek, görevlerinin izahını açıklamasız bıraktı.
Ali Babacan: Ekonomi sürecinde yaptığı tercihler hatalı olmakla birlikte, tehlikenin farkında olan ve manevra yapmaya çalışıp, zaman zaman da kamuoyunu uyaran isimlerden biri oldu. Fakat bankalara yönelik şikâyetin dışında hiçbir şey yapmadı.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin: Hukukun ülkede geldiği nokta, kamuoyunun hukuka olan inancının geriye gitmiş olması, sanırım fazla söze gerek bırakmıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin: Kadınların, çocukların toplumda gördüğü şiddet ve bu orandaki çarpıcı yükseliş, yaptığı bakanlığın zaten performansını sergiliyor.
AB Bakanı Egemen Bağış: Avrupa’yı Türkiye’nin kurtarabileceği konusundaki fatura ödeme ısrarı ve tıkanan sürece rağmen, AB ile müzakerelerin devamıyla, batan gemiye ülkeyi atma çabası, ama bu arada müzakere konularında da ilerleme kaydedilmemiş olmasıyla çelişkiler dolu bir fotoğraf verdi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik: İkinci çalışma bakanlığı sürecine uzlaşma ile başlayıp, grev hakkının yasaklanmasına yönelik yapılan kanuna döneminde imza atılmış bakan. İş kazalarının patladığı, hak kayıplarının gündemde olduğu bir süreçte onun dışında herkes konuşuyor. Karnesini, kader olarak nitelendirdiği işçi ölümlerinde hayatını kaybedenlerin aileleri versin.
Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar: Bina dikmeye devam ediyor. Kentsel dönüşüm yapılan Van’da binalara güvence verip, ikinci sarsıntıda ölenlerin müsebbibi olmasına rağmen yerinde duruyor. Çevre ve orman kaygısı yok. Bir 2B, bir kentsel dönüşüm kutu kutu binalar dönemine imza attı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu: Komşularla sıfır sorun diye ortaya çıkıp, sorunsuz komşu bırakmadığı için ‘aynası iştir kişinin lafa bakılmaz’ noktasında… Obama’nın çağırması üzerine attığı depar ile göze girse de, Suriye konusunda ısrarı halen anlaşılabilmiş değil.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan: Her konudan anlıyor, her pazarı tanıyor; işçi haklarından hukuka kendi alanına girmeyen hususlarda bile fikri var. Sonuç: Türkiye her alanda pazar kaybına uğrarken bir gün Çin’e, bir gün Amerika’ya mal satmaktan bahsediyor. Faaliyetleri, keçiboynuzu tadında… Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız: Güzel ölümü keşfettikten sonra, nükleer enerji konusundaki ısrarı ve sicili bozuk firmalarla anlaşma yolundaki faaliyetleriyle, jeotermal enerjisi olan bölgeye doğalgaz götürmekle övünmek gibi anlaşılmaz bir tavrın pençesinde.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün: Belki de kabinede kendi sahasında ne yaptığını bilen, doğru şeyler söyleyen, ama teşvik sistemindeki hatalı yaklaşımıyla kredibilitesi düşen bir isim. Baktığı Türkiye doğru, çalıştığı kabinenin kendisi ve hedefleri yanlış.
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç: BaÅŸbakan’ı savunmak dışında pek bir ÅŸey yaptığı görülmedi. Ãœstelik sözde ÅŸikenin konuÅŸulduÄŸu Türkiye’de bir iki göstermelik iÅŸ dışında… Sanırım emlâk sektörü daha cazip.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı: Gümrüklerdeki yolsuzluklarla bakanlık döneminde ilginç işlere imza attı. Görev yaptığı alanda soru işaretleri büyük. Ticaret deseniz, onun yanıtını da kan ağlayan esnaf versin.
İçiÅŸleri Bakanı Ä°dris Naim Åžahin: Ne diyebilirim ki? Kendisi bir efsane… Ne yazsam az gelecek. Kabineyi bile birbirine soktu. Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz: Bahse konu geçen ifade Türkiye’de tedavülden kalktığı ve büyümenin yeterli görüldüğü ekonomi politikalarında çok iyi fuar açıyor, bir de fotoÄŸraf çektiriyor. Ama çekmekte biraz zayıf…
Fotoğraf ile ilgili zayıf notu veren Maliye Bakanı Mehmet Şimşek: Kendisini her ‘önlem alabiliriz’ dediği noktada cebimiz biraz daha hortumlanıyor. Ekonominin finans piyasalarından ve canın sıkılınca vergi almaktan ibaret olmadığının anlatılması şart…
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer: Çalışma hayatını alt üst ettikten sonra, milli eğitimi de imha edecek işlere imza attığı, 4 + 4 + 4 ile gelecek kuşaklara da kıydığı için başarılı sayılabilir mi? Şu öğretmenler de olmasa, iyi yapacak bu işi. Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun bakanlığın üzerinde karar alıcı rolünün fiiliyatta görülmesi ise açıklamaya muhtaç. 19 Mayıs ve milli bayramlar takıntısı ise herkesçe malûm.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz: Göreniniz var mı? Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay: En son tiyatroları satmakla meşgul. İnönü Stadyumu’na da bir el koysa, keyfine diyecek yok. Kültür erozyonu da bonus.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ: Başlı başına bir fenomen. Domuz gribi aşısından tam gün uygulamasına, sağlık çalışanlarına yaklaşımından sağlık sisteminin alt üs edilmesine kadar bir çok başarıya (!) sahip. Eczaneler de cabası…
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım: Kamu kaynaklarından yol yapıp, sonra satıyor. Daha ne diyeyim ki? Ama raylı sistem ile ilgili yaklaşımı olumlu karşılanabilir. En azından demiryolları ile ilgili bir sempatisi var.
Orman Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu: Türkiye’nin görevsiz barajları, yapılan pahalı yatırımları, yağmaya açılan ormanları ve sit alanlarını umursamazlığıyla icraatlarını sürdürüyor. Bugüne kadar hiçbir iddiaya yanıt veremedi. Kusursuz Enerji (!) Planı kitabının yazarı Naci Özen, namı diğer Yurttaş Mazlum Çoruh’un iddiaları karşısındaki sessizliğini koruyor. Barajların dizilişinin BOP haritası ile örtüşmesi ise halen yorumsuzluk içinde varlığını sürdürüyor. Çoruh Enerji Planı’nda barajları suların akış yönünün tersine dizerek mühendislik başarısı da ayrıca kayda değer.
Ve 61. Hükümet’in Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan: Daha önce yazdıklarımın hepsinin üzerini çizin: Ne diyorsa o. Tek başına ülke yönetip, adına ‘iler demokrasi’ diyor. Bugünlerde takıntısı Suriye Devlet Başkanı Esad. Sahi çekincesi neydi? Sonuç mu? Milyarlarca dolarlık borç, bozulan bir dış siyaset dengesi, milli olmaktan uzaklaşan ekonomi ve daha niceleri…
İşte detaylara girmeden bir iki cümleyle kabinenin tek tek performansı… Sizce bu karne geçer not alır mı?
(Okuyucuya not: Yıllık izne çıkmam dolayısıyla yazılarıma 18 Haziran Pazartesi gününe kadar ara veriyorum. Saygılarımla…)