Bu haftaki bültenimizde neler olduğundan ziyade neler olabileceğine dair yorumlara daha fazla ağırlık vermeye çalışacağız. Çünkü gündemde değişen çok fazla bir şey yok ve artık bütün yatırımcıların piyasalardaki stresin kaynağını çok iyi öğrendiğini düşünüyoruz. Son birkaç haftadır tek gündem Yunanistan ve İspanya kaynaklı AB krizi. Maalesef bu hafta da bu konunun gündemde kalmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Geçtiğimiz hafta İspanya’da neredeyse bütün bankaların notu düşürülürken, Yunanistan’ın da ülke notun bir kademe aşağıya çekildi. Bunun haricinde Yunanistan’da seçimleri ve ardından ortaya çıkan siyasi durumu, İspanya’da ise mali sektöre yönelik alınacak tedbirleri takip ettik. Son dönemde bu tür haberleri fazlasıyla okuduğunuzu düşündüğümüz için bu hafta bu konuya daha az yer ayırdık. Buna rağmen bu iki gelişmenin önümüzdeki haftanın da ana gündemi olacağını baştan söyleyelim. Bu süreçte piyasalarda sert tepki getirecek tek haberin geçtiğimiz hafta da dile getirdiğimiz gibi Merkez Bankaları’nın müdahalesi olacağını düşünüyoruz. Bunun haricinde gelen iyimser haberler ve veriler endekslerde kısa vadeli yükselişler getirebilir ama bu yükselişlerin sınırlı olacağını ve yatırımcılar tarafından da satış fırsatı olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Merkez Bankaları’nın müdahalesine yönelik henüz bir işaret alamasak da piyasada bu beklenti yavaş yavaş dillendirilmeye başlandı. Avrupa Merkez Bankası’nın haziran ayındaki toplantısında faiz indirimi yapabileceği ya da bu toplantı öncesinde yeni bir LTRO ihalesi açılabileceği yorumlar arasında yer almaya başladı. Hatırlanacak olursa bir önceki haftalık bültenimizde piyasalarda oluşan kaosun aşılabilmesi için mutlaka Merkez Bankaları müdahalesi gerektiğini belirtmiştik. Bu görüşümüzü korumaya devam ediyoruz. Geçtiğimiz hafta Yunanistan’da bankalardaki mevduatın çözülme hızı iyice arttı. Stres devam ettikçe bu durum artarak devam edecek ve başta İspanya ve ardından İtalya olmak üzere bölgedeki zayıf ülkelerin geneline yayılacak. Zaten sermaye yeterliliği açısından sıkıntı çeken ve likidite yaratmakta zorlanan bankalar için bu durum sürdürülemez hale gelecek. Kredilerdeki düşüş hızlanacak bu da ekonomideki büyümeyi yavaşlatacak, daha doğrusu daralmayı hızlandıracak. Biz Avrupa Merkez Bankası’nın Merkel’e rağmen bu duruma izin vermeyeceğini ve en azından yeni bir likidite ihalesiyle bankaların likidite ihtiyacını karşılayacağını düşünüyoruz. Haftasonu gerçekleştirilen G-8 Zirvesi’nde de diğer liderler Merkel’in bugüne kadar ısrar ettiği politikalarda değişiklik daha doğrusu esneme istediklerini ortaya koydular. G-8’den çıkan kararlara baktığımızda mali disiplinin yanında büyümenin de teşvik edilmesi konusundaki görüşler ağırlık kazanmış durumda. Fakat bunun nasıl yapılacağına dair bir açıklama yok. Buna karşın en azından büyüme niyetinin olması piyasalar için olumlu. Önümüzdeki günlerde bu söylemin daha da artacağını düşünüyoruz. Avrupa Merkez Bankası’nın da adım atmak için 6 Haziran’daki toplantıyı beklemesi bizce çok anlamlı değil. Bu toplantı öncesinde adım atılabilir ya da piyasa bu beklentiyi fiyatlayabilir. Bu çerçevede altın fiyatlarda haftanın son iki günü gelen sert yükselişlerde teknik dinamikler etkili olsa da, Avrupa Merkez Bankası’nın parasal genişleme yapabileceğine dair beklentilerin de etkili olduğunu düşünüyoruz. Fakat bu beklenti şuan için cılız ve altın fiyatları haricinde piyasanın genelinde bu etkiyi göremedik. Bu hafta içinde bu konu daha fazla gündem gelebilir.
Bu hafta rutin veri takviminde piyasalarda çok sert hareketlere neden olabilecek veriler yok. Hafta içinde açıklanacak olan veriler zaman zaman kısa vadeli hareketlere neden olabilir ama bunların da sınırlı olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle rutinin dışına çıkan önemli bir açıklama gelmediği sürece veri bazlı hareketlere temkinli yaklaşmak gerekiyor. Geçtiğimiz hafta dile getirdiğimiz ABD ve Almanya 10 yıllık faizleri bu hafta da önemli bir gösterge olacak. Paranın yine buraya akması yani faizlerdeki düşüş eğilimin devam etmesi diğer enstrümanlarda fiyatları aşağıya çekecektir. Aksi durumda ise buradan çıkan para hisse senetleri ve emtialar tarafında yükselişleri tetikleyecektir. Bu nedenle bu iki ülkenin faizlerinde kayda değer yükselişler görmediğimiz sürece özellikle hisse senetlerinde oluşacak olası bir olumlu hava sınırlı kalabilir.
Özetle; piyasalardaki sert satışların ardından bu hafta bir miktar tepki denemesi gelebilir. Bu tepkiler veri bazlı ya da teknik nedenlerden kaynaklanacak olursa sınırlı tepkiler olarak kalmaya devam edecek ve aşağı yönlü baskılar devam edecektir. Fakat bu tepkinin nedeni Merkez Bankaları olacak olursa tepki güçlü bir toparlanmaya dönüşebilir. Yalnız Avrupa Merkez Bankası’nın müdahalesi sadece sınırlı tahvil alım programları şeklinde gelecek olursa olacak bir tepki sadece çok iyi bir satış fırsatı olacaktır. Başka bir ifade ile yeni parasal genişleme, faiz indirimi ve swap hatlarında artış gibi önlemler görmediğimiz sürece gelecek diğer müdahaleler sınırlı etki yaratacaktır, bunlara dikkat etmek gerekiyor.
Üzeyir DOĞAN / Araştırma Müdürü
MARBAÅž Menkul DeÄŸerler
[email protected]
Telefon: (0212) 286 30 00