Hazine Faizi

Kendime Yazılar / Mahfi Eğilmez / Hazinenin Faizi /
Türkiye ekonomisinde son on yıldaki en önemli gösterge değişimi nedir diye soracak olursanız benim yanıtım kamu kesimi borç stoku / GSYH oranı ve faizler olur.
1980’li yılların ortalarına doğru başlayan kamu borçlanmasına dayalı büyüme modeli başlangıçta yüzde 5 – 6’lar düzeyine, 2001 krizine yaklaşılırken de yüzde 10 düzeyine yaklaşan bütçe açıklarına neden olmuştu. Bu açıkların finansmanı daha fazla borçlanmayla o da daha yüksek oranlı faiz ödemeyle mümkün olabiliyordu.
2001 krizinden sonra alınan bir dizi önlem ve değiştirilen büyüme modeli bütçe açıklarının ve kamu borç yükünün düşmesini sağladı. Aşağıdaki grafik kamu borç stoku / GSYH oranının 2001’den 2012’ye kadar olan gelişimini gösteriyor. 2009 yılındaki sıçrama küresel krizin Türkiye ekonomisinde yarattığı etki dolayısıyla ortaya çıkmış bulunuyor.
Kamu kesimi borçlanmasında ve dolayısıyla borç stokundaki düşüş iki etki yarattı: (1) Borçlanmanın maliyeti yani faizler düştü, (2) Özel kesim için borçlanabilme alanı ortaya çıktı. Yani özel kesim daha önce kamu kesimi tarafından dışlandığı borçlanma piyasasına girebilmeye başladı.
Kamu kesimi açıklarındaki azalmanın yarattığı ilşk etki kamu kesimi borçlanmasındaki azalma olarak ortaya çıkarken hiç kuşkusuz çok daha sağlıklı bir kamu maliyesini mümkün kılmaya başladı. Kamu maliyesindeki düzelme enflasyonda da hızlı bir düşüşe yol açtı. Uzun yıllar oldukça yüksek düzeyli bir enflasyon ortamında yaşamış olan Türk toplumu içişn bu yeni bir gelişmeydi.
Aşağıdaki grafik enflasyonda (TÜFE) 2001 krizi sonrasında yaşanan gelişmeyi gösteriyor.
 
2009 yılında küresel krizin etkisiyle dip yapan enflasyon 2011 yılında ekonomide yaşanan talep yönlü canlanmayla yeniden yukarı yönlü hareketlenmiş görünüyor. Buna karşılık 2012 yılındaki yükselişin nedeni TL’nin değer kaybıyla ilgilidir.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir