Önceki hafta Fransa ve Yunanistan’da yapılan iki seçim AB bölgesinde krizin hâlâ bir çözüm yoluna girmediğini bir kez daha gösterdi. Yapılan seçimler çözüm yerine sorun üretti.
Yunanistan’da bugün seçimler yenilense, seçmenlerin yüzde 85’i yine aynı oyu kullanacaklarını söylemiş. 17 Haziran’da seçimlerin yenilenmesi durumunda “sonuçların” değişmesini beklemek abesle iştigal. Krizin “müsebbibi” gibi görülen eski iktidarlar, yerlerini aşırı söylemleri olan partilere bırakıyor. Kaçınılmaz son bu…
Seçim sonuçlarının yarattığı belirsizlik ortamında her kafadan bir ses çıkıyor. Daha önceleri cılız seslerle tartışılan “euronun dağılması” şimdi daha yüksek perdeden tartışılıyor! Bu da euronun kısa vadedeki volatilitesini artırıyor.
Ben bu tartışmaların; en azından yakın zaman için; gereksiz olduğunu düşünüyorum. Zira euronun; AB gibi tarihi bir projenin önemli bir parçası olması sebebiyle; ilk krizde dağılmasına izin verilmeyeceğini düşünen taraftayım. En azından “para ve gümrük birliğinden” en kârlı çıkan Almanya’nın bu işe “şimdilik” izin vermeyeceğini düşünüyorum. Bakmayın siz Hollande’ın söylemlerine; Fransızlar da Yunanistan ile başlayacak bir dağılmaya taraftar olmayacaklardır. “Sarı kız” misali bir ülke eurodan çıkmaya görsün, arkası mutlaka gelecektir!
Ola ki Yunanistan ile başlayacak bir “eurodan çıkma” furyasının; AB’yi “kuzey-güney” diye ayırması işten bile değil! Buna da izin verilmeyecektir diye düşünüyorum.
Diyelim ki “Komşu” eurodan çıktı ve eski parası drahmiye döndü. Neden yapacak bunu?
Euroyu tek başına devalüe edemediğinden, devalüe edebileceği bir paraya geçiş yapmak için. Drahmiye geçer geçmez parasını euro karşısında devalüe edecek, bu sayede daha fazla ihracat yapacak!
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.