Hafta sonu Avrupa’da yapılan üç seçim bölgenin geleceÄŸini etkileyecek sonuçları beraberinde getirdi.
Fransa’da baÅŸkanlık seçimini kazanan sosyalist Hollande dengeleri deÄŸiÅŸtirecek gibi görünüyor. Hem seçim sırasında hem de seçim sonrası söylemleri ekonomik büyümeyi öne çıkaran ve Almanya’ya da kolay teslim olmayacak ögeler içeriyor.
Geçiş süresi sonrası ne olur bilinmez ama Fransa eski Fransa olmayacak.
Yunanistan seçimleri ise bizdeki 2002 yılına benzer nitelikler taşıyor. Ülkeyi uçurumun kenarından kurtarmak için çabalayan iki parti sonunda kaybetti. Halk cebini düşünerek marjinallere yöneldi.
Almanya’nın Schleswig-Holstein bölgesindeki yerel seçim ise kanımca en ilginç olanı. Burada FDP ve SDU oy kaybederken, marjinaller burada da yükseliÅŸ gösterdi. Merkel kaybetmeye devam ediyor.
Küresel ekonomik krizin politik yansımaları yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
BÜYÜMEYE YÖNELİŞ AMA NASIL?
Tüm bu seçim sonuçları Avrupalıların büyüyerek yaşam standartlarını kaybetmemek ve hatta daha da yükseltmek istemelerinden kaynaklanıyor. Bunun için büyümek gerek.
Peki bu nasıl gerçekleştirilecek? Borç batağına girmiş, yüksek faizlerle borçlanmak durumunda kalan, maliye politikasında hareket alanı daralmış ve rekabetçilik düzeyinde sıkıntıları olan bir bölgede büyümenin motorunun ne olabileceği sorununu çözmek kolay değil.
Avrupa Merkez Bankası BaÅŸkanı Draghi’nin dediÄŸi gibi büyüme Euro Bölgesi içindeki devalüasyonlarla mı saÄŸlanabilir, bu da kuÅŸkulu.
Yunanistan’ın uluslararası finans çevrelerine verdiÄŸi sözleri tutup tutmayacağı da bir baÅŸka konu. Euro’da kalıp kalmayacakları bile tartışmaya açılacak gibi görünüyor.
Tüm bu geliÅŸmeler önümüzdeki dönemde Avrupa’dan kaynaklanacak sorunların artacağını ve piyasaların “tam rahatlamıştık” dediÄŸi bir zamanda yeni açmazlarla karşılaÅŸacaklarını iÅŸaret ediyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.