Trenlerinin tarifelere göre sefer yapamamasıyla ünlü bir ülkede, istasyonda tren bekleyen yolcular bir de bakmışlar binecekleri tren zamanında gara girmiş.
Herkes şaşırmış. Yanlarından geçmekte olan hareket memuruna sebebini sormuşlar. O da, “Bu, dünkü tren, bugünün treninden henüz haber yok ama siz de binemezsiniz” demiş.
Yolcular şaşırmış; niye binmeyelim ki? Bu tren bugün geldiğine göre bugünün trenidir. Yarın gelen tren de yarınınki olsun. Hareket memuru “Olmaz öyle saçma şey” deyip kestirip atmış. Hocam Burhan Felek bir keresinde, demiryolu yetkililerine hitaben “Trenler tarifelere uyamıyorsa, tarifeleri trenlere uydurun” diye seslenmişti. Ben de buradan havayolu yetkililerine sesleniyorum. Uçaklar tarifelere
göre kalkamıyorsa, tarifeleri uçaklar uydurun bari.
GECİKMENİN NEDENLERİ
Ezelden beri uçaklar rötar yapar. Bunun lodosla, poyrazla ilgisi yoktur. Eğer öyle olsaydı, lodos esmeyen günlerde (ki İstanbul’da rüzgârlar genellikle poyrazdan eser) hiç gecikme olmazdı. Havaalanı trafiği bugünkü kadar yoğun değilken de gecikme olurdu. Yoğunluk da sebep değildir. Pantolonu dar gelen adam kilo almaya devam ederse, kaç beden pantolon alırsa alsın, göbeği kemerinin üstünden pırtlar. Hava trafik elemanlarının maaşları az, onlar pasif direniş yapıyorlar iddiasını da kabul edemiyorum. Bu da eski hikayedir. Hava limanları işletmesi özelleştirildi. Kule hizmetleri de buna dahil edilsin. İşletmeci firma bu sorunu çözsün. Çözsün ki; pasif direniş (veya kanunsuz grev) iftirası ortadan kalksın. Üstelik iş başında özelleştirmeci bir hükümet var. Şunu da hemen eklemem gerekir. Uçak gecikmeleri, dünyanın her yerinde rastlanan bir olaydır. Seyrek olarak vuku bulacak rötarları yolcular hoşgörüyle karşılar. Ama son zamanlarda bu “hoşgörü” sınırı aşıldı.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.