Bakan yardımcılığı uygulaması Özal hükümetleri sırasında denendi.
Başbakan, seçimden hemen önce bakanlar kurulu yapılanmasında yapmayı planladıkları değişiklikleri açıkladı. Basında yeteri kadar yazılıp çizildiği
için bu yapılanmanın nasıl olduğunu anlatacak değilim. Ben sadece bu yapılanmanın beklentileri karşılayıp
karşılamadığını tartışmaya çalışacağım.
Devlet bakanlıklarının kaldırılmış olması bir yenilik gibi görünse de yerlerine başbakan yardımcılıklarının konulması değişikliğin pek de önemli bir şey olmadığını ortaya koyuyor. Kanımca devlet bakanlıkları kaldırılmalı ve iki başbakan yardımcılı model korunmalıydı.
Ekonomi bakanlığı böyle olmaz
Dış Ticaret Müsteşarlığı’na Hazine Müsteşarlığı bünyesindeki Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü ve Teşvik ve Uygulama Genel Müdürlüğü’nün eklenmesi bu yapılanmayı ekonomi bakanlığı haline getiremez. Ekonomi bakanlığı Hazine, Maliye, planlama, gümrükler gibi bütün ekonomik birimleri ya da bunların icracı olanlarını bir arada bulunduran bakanlığın adı olabilir. Aslında değişiklikten beklenen Hazine, planlama, gümrükler ve hatta Dış Ticareti Ekonomi Bakanlığı bünyesinde bir araya getiren bir düzenlemeydi. Bu haliyle ekonomi bakanı unvanı taşıyacak kimsenin yurtdışında bu unvanı niçin taşıdığını anlatması ve muhataplarının da bunu anlaması pek mümkün görünmüyor. Ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı ile birlikte bulundukları her ortamda ekonomi bakanı onun yardımcısı ya da müsteşarı gibi algılanacaktır.
Bakan yardımcılığı bence Türk yönetim sistemine uygun bir model değildir. Bakan yardımcılığı uygulaması geçmişte Özal hükümetleri sırasında denendi ve son derece başarısız bir uygulama olarak tarihe geçti. Özal zamanındaki uygulamada bakan yardımcıları milletvekilleri arasından atanıyordu. Bu kez parlamento dışından olacak. Bence bu uygulama Özal dönemi uygulamasından da başarısız olmaya mahkûm.
Her şeyden önce bürokrasi patron olarak bakanı bilir. Hatta başbakanla doğrudan ilişkisi varsa başbakanı patron olarak beller. Bakan yardımcısı bürokrasiyi yönlendiremez. Verdiği talimatlar bakana aktarılır ve o ne diyorsa o yapılır. Bir süre sonra bakan yardımcısı verdiği talimatlar yerine getirilmeyince bürokrasinin düşmanı olur. Özal döneminde bakan yardımcıları siyasi kişiler olduğu halde sıkıntılar taşınamaz düzeye çıkınca bu model kısa sürede terk edilmişti. Bu kez de öyle olur ve bir-iki yıl içinde bu sistemden vazgeçilir. O nedenle şimdiden söyleyebilirim ki gereksiz zaman kaybına neden olmaktan başka bir işe yaramaz.
Yapısal reformların altyapısı görünmüyor
Kalkınma Bakanlığı’nın GAP için kurulduğu anlaşılıyor. O zaman adı Bölgesel Kalkınma Bakanlığı olmalıdır. Bugün konu GAP olabilir yarın başka bölgeler de işin içine girebilir. Ama Kalkınma Bakanlığı
artık Afrika ve Asya’daki kalkınmayla uğraşan ekonomilerin sorunudur. Kişi başına
geliri 10 bin doların üzerine çıkmış bir Türkiye’nin kalkınma sorunu yalnızca bölgesel ve/veya sektöreldir, genel değildir. O nedenle bu isim değiştirilmelidir.
Bu yapılanma Türkiye’nin yapısal sorunlarını çözecek reformlara eşlik edecek bir yapılanma havası vermiyor. Bu yapısal sorunların en önemlilerinin başında cari açığa dayalı büyüme modelinin nasıl bu yapıdan çıkarılacağı ve vergi sisteminin nasıl değiştirileceği geliyor. Ben gerek Ekonomi Bakanlığı olarak takdim edilen yeni yapılanmaya bakarken gerekse de henüz hiçbir değişiklik içermeyen Maliye Bakanlığı yapısına bakarken bu yapısal değişimin nasıl olacağının ipuçlarını göremiyorum.
Mahfi EĞİLMEZ