2012 yılının ilk çeyreğinde, küresel ekonomide toparlanma süreci görülmesine rağmen, gelişmekte olan ülkelerde toparlanma açısından farklılıklar gözlenmekte ve en zayıf performansı ise şu ana kadar Rönesans Kıtası göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde ise, ekonomik aktivitede iyileşme gözlenmekle birlikte, reel büyüme; kriz öncesi dönemin oldukça gerisinde kalmıştır. Euro bölgesinde kamu borç stoku ve bütçe açıklarının sürdürülebilirliğine ilişkin endişelerin önümüzdeki dönemde de  devam etmesi beklenmekle birlikte, artan bütçe açığına ilişkin sorunların sadece Euro Alanı ülkelerini kapsamadığı görülmektedir. Benzer endişeler, ABD ve Japonya gibi ülkeler için de zaman zaman gündeme gelmektedir. Özelilikle G-20 Zirvesi’nde kamu maliyesine ilişkin göstergeleri önemli ölçüde bozulan ülkelerin bütçe açıklarını 2013 yılına kadar düşürme eğilimine girmeleri ve 2016’ya kadar kamu borç stoku/GSYH oranına istikrar kazandırmaları konusunda uzlaşmaya varmış olmaları, dünya ekonomisinin büyümesini; 2012 yılı ve gelecek dönemlerde olumsuz yönde etkileyebilir.
Aynı zamanda, gelişmiş ülkelerin finansman ihtiyacının tehlikeli boyutlara ulaşmasının, gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarını azaltabileceğini de göz önünde bulundurmayı unutmamak gerekir.
Önümüzde ki süreçte, gerek Avrupa ve Amerika gerekse Çin ve Hindistan’da ki ekonomik göstergelerin beklentileri karşılayamaması durumun da ki şu an ki görünüm resesyon ortamına doğru gitmektedir, bu durumda, 2012 yılında, sarı metalin yeni rekorları deneyebileceğini, 1900-2000 $ seviyelerini, TL gram da ise 105-110 seviyelerini görebileceğini ve şu an ki düşüşleri alım fırsatı olarak değerlendirmeyi dip not olarak belirtmek de yarar var.
http://bigyatirim.blogspot.com/
 Dr. İsmet DEMİRKOL